Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 60 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 04.02.10, 22:36 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 145
Ruhan yazdı:
Size olan tesirini değil, sizin kanaatinizi değil İslam dinindeki hükmünü sormuştum. Belki bu açıdan cevap vermek isterseniz devam ederiz. Mübarek kardeşim.

mübarek kardeşim,

işte ben, tesir etmiş milyonlar içinde sadece bir neferim.

islam dinindeki hükmü konusunda cevap verecek durumda değilim,

amma, Allah Sözü Kur'an'ın hükmü ne ise, elbette onun tefsirlerinin; akla ve kalbe ve imana tesir eden, ispat eden kitaplarının da bu hüküm içinde bir çekirdek halinde yeri vardır kanaatindeyim.

dip not: dünya bir askerlik meydanıdır, ölüm ise ehl-i iman için bu vazifeden bir terhistir, dünya meşakkatinden ve ibadet yükünden uzaklaşmaktır.

vesselam...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 04.02.10, 22:41 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 145
ve Mektubat-ı Rabbani'nin hükmü ne ise, Mesnevi'nin hükmü ne ise, İhya-u Ulumiddin'in hükmü ne ise belki de Risale-i Nur'ların da hükmü benzer bir hükümdedir.

vesselam...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 05.02.10, 17:56 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
Görüldüğü gibi şahsi görüş, zan ve indi çıkarımlardan başka ortaya bir "sened" koyulamıyor.

Biz kendi sorumuza kendimiz cevap verelim:

Kimi ilmi meseleleri öğrenmek maksadıyla Risale okumak elbette faydalıdır. Buna kimsenin itirazı olamaz.

Ancak, sorumuza esas olan durumu şudur: Risale, 1925'den sonra yazılmış bir eserdir. İddia sahibidir. Bugüne kadar kimsenin bilmediği, denenmemiş, sonu meçhul; Tasavvufa rakip hatta ondan üstün yepyeni "Kur'ani bir yol" (manevi seyir) açtığı iddiasındadır ve hararetle kendini tavsiye eder. Bu yepyeni yolun üç ayağı vardır: Risaleyi yazmak, Risaleyi sürekli okumak, bir takım toplama evradlara tesbihlere devam etmek.

Ayrıntısına girmeden: İnsaf ve bilgi sahibi herkes ikrar edecektir ki Tasavvufun Edille-i Şeriyye ile sabit olduğu açıktır. 1400 yıldır tecrübe edilmektedir. Pek çok alim ve veli Müslüman sabitliğini eserlerleriyle, yaşantılarıyla, yetiştirdiği insanlarla ortaya koymuşlardır, ortaya koymaya da devam etmektedirler. Onun hakkında Asr-ı Saadete kadar ulaşan pek çok zahiri ve batıni (görünen görünmeyen) sened gösterilebilir ve gösterilmiştir de.... Alim, sadık, salih Müslümanların hemen tamamının Tasavvuf ve Mürşid-i Kamil üzerinde ittifakı ve icması vardır. Tasavvuf aleyhine bulunmuş azınlık alimler için de "yarım alim" sıfatı layık görülmüştür. Bu yarım alimlerin işin iç yüzünden ve işlerin hakikatından habersiz oldukları da bildirilmiştir.

Efendim, Risale'nin icad ettiğini söylediği 20. yüzyıl model "yepyeni" yol ve seyir'in senedi, ispatı, isnadı, tecrübesi, ittifakı yoktur. Kendisinden başka bir dayanağı yoktur.

Anlayan için bu kadarı yeter: İsnad dindendir. (İslam, isnad dinidir) İsnadı olmayana (yani Asr-ı Saadete izi çıkmayana) tabi olunmaz. Allah korusun, tehlikelidir sonu acı olur.

Sorumuzun ikinci kısmının cevabıdır: Bir Müslüman Risale okumasa hiç bir şey kaybetmez. Ordan alacağı ilmi ve irfanı başka muteber eserlerden ve en önemlisi ehil icazetli bir Mürşid-i Kamilden ziyadesiyle temin edebilir. Kısaca yeri doldurulamaz değildir. Biricik ve eşiz de değildir. Nitekim Risaleden uzak nice arifler ve kamiller vardır, tanımışızdır, tanımışsınızdır.

Velhasılı: Nurcuların ve muhiblerinin Ümmet-i Muhammed'e Risale ısrarında bulunmaları yersizdir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 06.02.10, 19:41 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 145
velhasıl,

şimdi; "benim yolum sorunsuz, diğer yollar sorunlu" penceresinden bakmak yerine şunu demek lazım geliyor :

ve bunu sizler adına söylüyorum :

"ehl-i tarik'in ve tarikat-ı aliyye'nin ulaşamadığı yerlerdeki kardeşlerimize Allah'ın izni ile Risale-i Nur Külliyatı ulaşmakta ve bu kardeşlerimizi de (Allah korusun) imansız gitmekten korumaktadır ve bir derece ehl-i tarik'e benzemektedir, elhamdülillah!"

vesselam


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 06.02.10, 20:30 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
* Mevlana Halidi Bağdadi Hz.leri buyurmuştur:

Bir kimse kitaplardan bütün ilimleri ezberlese, yine de onun, nefsin hilelerinden kurtulması mümkün değildir. Bu hîleler, ancak bir mürşid-i kâmilin terbiye ve tasarrufuyla bertarâf olur. Yoksa kul, gönlü mâmûr edecek olan manevî tecellîlere mazhar olamaz ve dîn-i mübîn yolunda samimiyet ve ihlas ile ilerleyemez.

Osman Nûri Topbaş, Sır ve Hikmet


* Resulullah efendimizin 4. vazifesi Ruhlarda tasarruf etmek suretiyle insanların iç alemini tezkiye edip düzeltmektir. Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimize ait olan vahyi nakletme dışındaki bütün vazifelerin O'nu takip edenler tarafından bir şekilde devam ettirilmesi nasıl matlub ve mecburi ise, O'nun, insanların iç alemini tezkiye edip düzeltme vazifesinin de nihayete ermemesi ve bunun meşayıh tarafından kıyamete kadar devam ettirilmesi aynı şekilde matlub ve mecburidir. Çünkü müminlerin sadece zahirinin değil, batınının da temizlenmesi, ancak ve ancak bu suretle mümkün olabilmektedir. İşte tasavvufi usul ve esasların ana menşei, ruhu Kur'an ve hadislerde mevcud olan bu nebevi faaliyetin her zaman ve mekanda temadisinden (devam edip sürmesinden) ibarettir. Meşayıh zümresi ve onların kesintisiz devam etme gerçeğinin kaynağı, bu icab ve ihtiyaçtır.

Yine Osman Nûri Topbaş Hz., İmandan İhsana Tasavvuf


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 06.02.10, 21:58 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
Abdurrahman Tagi Hazretleri, Muhammed Piri Sami Hz.lerine yazdıkları icazetnamede buyuruyor ki:

"Hazreti Muhammed Mustafa'nın (sallahu aleyhi ve sellem'in) Şeriatına (dinine) uymak üç şeyle olur: İlim, amel ve ihlas..

İlim; ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in rehberleri ve alimlerinin görüşleri ışığında iman ve akidedir. Amel; fıkıh alimlerinin derleyip geliştirdiği şer' i hükümlerle amel ederek bunu ispat etmektir. İhlâs ise; bilhassa bu zamanda ancak tasavvuf ehlinin tarikatlarına girip yol alarak mümkün olur.
"


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 06.02.10, 22:05 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
Erbilli Şeyh Esad Efendi Hazretleri buyurmuşlardır ki:

"Tarikat erbabından bir Zata (Mürşid-i Kamil'e) müracaattan maksat yalnız zikir telkini değil, salikin kabiliyet toprağına ilahi marifet tohumlarının ekilmesidir. Zira zikir telkini tasavvufi kitapların mütalaası ile de elde edilir." (4. Mektup)

Esad Efendi Hzretleri, bir şiirinde de bu mevzuya şöyle değinir:

Dergah-ı Pir-i muganda hak-i pay ol Esada.
Ol zaman anlarsın rütbe-i bâlâ nedir.


(Ey Esad! Gerçek ve hakiki mürşidin dergahında ayağının toprağı olursan ancak o zaman en yüce rütbenin ne olduğunu anlarsın.)




Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 07.02.10, 00:43 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
El Hac Mahmud Ustaosmanoğlu (Ofi) Efendi Hazretleri buyurmuştur:

* Bir bölük topluluk da vardır ki bunlar kendi kendine çalışırlar. Yani onlar, bir mürşide intisab etmeden kendi kendilerine uğraşıp dururlar. Kitaplarda tarikat sırlarını görüp, onları yapmaya çalışır. Kendilerini helâk edecek yerler, çok defa onlardan uzakta (gizli) kalır da, onları fark edemeyip içine düşerler.

* "Şeriat kenzi Hak miftah Tarikat.": Şeriat Hak Teala'nın hazinesi, tarikat ise o hazinenin anahtarıdır. Tarikat velâyetin mukaddimesidir.

* Eğer şeriat ve tarikat ehli olursanız, size toz konmadan yaşarsınız; sonunda da imanla ölürsünüz. Ama kendimize güvenmek de yok; hepsi Allah’ın Celle Celâluhû izni ile olacaktır.

* Tarikatsız olmaz. Tarikat, Şeriat’ı dikkatli yaşamaktır.

* Büyüklerimiz, ecdâdımız hep tarikatlı idi. Bu sayede huzurlu yaşamışlardı; düşmanlarını mağlûb etmişlerdi. Şimdi bazıları tarikatı inkâr ediyorlar. Mevlâ Teâlâ bu sebeple onlara kapı açmıyor. Anahtarsız kapı açılmaz. Tarikat, anahtardır. Dertlerine, zikrullahı derman yapmaları lâzımdır.

* “Ey mü’minler! Allah’tan korkun, sadıklarla beraber olun.” (Tevbe Suresi: 119) (...) Âyet-i celîlede geçen beraberlikten maksat rabıta, yani gönül beraberliğidir.

* İnsan ilâhî bir sevgi ile rabıta etse, şeyhindeki bütün kemâlât ve hünerler ona akseder.

* İmam-ı Rabbânî Hazretleri, mürşidsiz Allah’a kavuşulamayacağının sırrını açıklamaya mecbur oldu.

* Mevla Teala'ya kavuşmak için İLLA TARİKAT LAZIMDIR. Ve tarikatın vermiş olduğu vazifeyi illa yerine getirmek lazımdır. BAŞKA TÜRLÜ OLMAZ. Başka bir tabirle her bir şeyh (Peygamberimize ulaşan zincirde) bir halkadır. Bir mürşide eklenmeyen yani elinden tutmayan BOŞTADIR. O, ŞEYH OLAMAZ, ONDAN KAÇ



Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 07.02.10, 00:49 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
İmdi mürşit görse ki bir kimse kendiliğinden esmaya ve perhize devam eder; ona der ki, "sahibinden izinsiz bahçeye hırsızlığa niçin girersin?”

Pes imdi tarikat ve hakikat ilmi Mürşid-i Kâmilin bahçesi ve mülküdür. Ve Allah’ı zikretmek ve perhiz ol bahçenin kapısıdır. Her kim ki kendiliğinden sülûk eyler; bir gayrı kimsenin bağına hırsızlığa girmiş gibi olur.

İmdi azizin bu beyitten muradı, Mürşitsiz “ben tarikata ve hakikate kendi bildiğim ile amel etmekle vasıl olurum.”diye çalışanların ahvalini temsil tariki ile beyandır. Yani mesele böyle olan ve mürşitsiz yola giden kimsenin hâli; her meyve hangi ağaçta bittiğini bilmeyen ve gönlü üzüm istedikte erikte biter ve erik ağacı diye ceviz ağacına çıkan ve cümle renkleri siyah sanan kör gibi olur.


Niyazi Mısri Hz.leri, Yunus Emre Şerhi'nden


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İmam-ı Rabbani (K.S.) ve Said-i Nursi (Rh. A.)
MesajGönderilme zamanı: 07.02.10, 00:56 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
Nakşibendîlikte asıl önemli olan, kalbi ıslah etmektir. Zikirden maksat, kalbi bütünüyle çalıştırmaktır. Çalışmaya başlayan kalp, saat gibi işler. O zaman kalbin sahibi hangi işle meşgul olursa olsun, kalp zikretmeye devam eder. Böylece insanın her ânı zikirle ve ibadetle geçer.

Seyyid Abdulhakim Bilvanisi Hz.(k.s)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 60 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye