Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"

raber · **Kayıt:** 20.12.08, 03:44 **Mesajlar:** 181

burdan anlaşılabilecek iyimser bir bakış açısı kuran'ın özünün manasının anlaşılmasının önemli olduğudur.tabi burada ufak bi husus var ki risaleler kuran'ın tam tefsiri değildirler..

Kudsî · **Kayıt:** 22.01.10, 04:41 **Mesajlar:** 342

fakirin fikrine göre Said-i nursi hz. veli (-i meczub) bir alimdir meczubun ise ef'al ve akvalinde galat çok olur.. (yahut te'vile mahmul müşkil şeyler..) hazret (saidi-i merhum) risale-i nur'u öyle medhu sena eylemiş ki yâranları asla ve kat'a başka tarafa nazar edemiyor.. yani bugünkü şu aşırı medhiyelerin menşei o zatın aşırı meddahlığıdır.. bu da (yani bediüzzaman'ın risale tervickarlığı) zannedersem bir tür hal galebesi ya da bir takım hatalı keşiflerin cesaret vermesi ile oluyor.. mesela hazret şöyle ihtar edildim böyle ihtar edildim buyuruyor.. şimdi, ihtarlar Ahmed-i Muhtar Efendimize Sav.e muvafık ise eyvallah yok değil ise haa o vakit durumu izahımız şudur: evliyanın ve mecazibin 'avam/ibtidai' tabakasından böyle garib/müşkil şeyler varid olabilir.. İsmail Çetin hocaefendinin şu sözü benim çok garibime gitmişti: neydi o? "..bir şeyi bediüzzaman demişse o hususta gayrıların ne dediğine bakılmaz.. o kendi asrında hiç kimseyle kıyaslanamaz..ila ahir..(!)" bana kalırsa (etkin ve yetkin) kişiler muhterem İsmail çetin efendiyi de nazikçe ikaz etmelidir!.. Kutbulaktab, şeyhulMeşayıh, reis-i daire-i meşihat: Mevlana Ali Haydar Efendi hz.nin (ks.aziz) rûnüma olduğu asırda Said-i nursi hz. mahdum ve memurdur, memuru mutlak amir makamına koymak ise zulümdür!..

talib · **Kayıt:** 24.12.08, 14:54 **Mesajlar:** 409

Saidi Nursi hz.lerini bir ağabeye sormuş idim. Tarikat almadan önceki hallerinde meczupluk vardır demişti. Yeni Said döneminde ise bu hallere pek rastlanmayacağını anlatmıştı. Yedilerden, müceddid ve hikmet kutbudur buyurdular. Son zamanlarında üçlerden olarak vefat ettiğini bildirdiler.

Allahu alem.

Kudsî · **Kayıt:** 22.01.10, 04:41 **Mesajlar:** 342

ihvan-ı turûk olan azizlerim emin olsun ki: bediüzzaman hz. ilm-i kelam'da müceddid olsaydı imam-ı Rabbani hz.nin her hususta mâsadakı olurdu (yani dediğini derdi demediğini demezdi..) ki aynı dalın fülfülleri nasıl olur biri acı ise o biri de acıdır biri tatlı ise diğeri de tatlı, yani aynı yolun (ve nisbetin) ehlinden birisi hanya o biri konya mütalaası yürütmez.. ama hazret üveysi meşrebte meczub bir alim olarak kelam ve hikmet babından kutub olabilir o ayrı mesele.. ki öyle bile olsa rüesa-i tarikat ve efrad-ı hakikate nisbetle mertebesi yine dûndur (aşağı..) şundan sebeb ki müşarünileyh eğer ecille-i Rical (ks.hum) ile hemsaye olsaydı onlarla birliğe yiterdi.. (yani her hangi bir eylem veya söyleminde îmâen dahi olsa büyüklerin reviş ve teamülüne karşı bir itiraz veya farklılık kokusu bulunmazdı..)

mesela, cümle meşayıh-i kiram hazeratı tarikat ve mürşid edinmeyi nasihat veriyor; şu gök kubbede asırlardır bu hutbe yankılanıyor öyle mi öyle.. şimdi, sen buna aykırı bir ses/davet duydun mu..? haa dur orda!.. heman anla ki bu o zatların krat ve kulvarında değil; kendi berzahta mazur kalmış alemi de berzaha maruz ve mazur tahayyül ediyor.. bu şimdi dediğim gibi: şüphesiz bir hal galebesinin, sonsuz esma'nın ve ilahi sıfatların suretlerinin zılal dairesinden öteye perru bâl açamamanın bir neticesidir.. tarikat cadde-i suğra ve berzah, risale cadde-i kübra ve feza, tarikatin nihayeti velayet-i suğra ve şatah risalenin neticesi velayet-i kübra ve vâlâ ma'nalı makaleler tesvid eden zat keşfinde katiyyen hatalıdır ve bizim de bunun ma'zur bir hata olduğunu ilan etme hakkımız vardır.. gördüğüm bir risale-i nur sitesinde yetkili(!) bir kişi kendisine " bize illa tarikat lazım mı değil mi?.." yollu bir soru sormuş bu yetkili zat da bi cevap yazmış ki evlere şenlik orda diyor ki: ".. imam-ı Rabbani ve Geylani ve Nakşbendi gibi zatlar tarikat berzahına uğramadan (reviş-i risale-i nur emsali) bir cadde-i Kübra'dan vasıl oldular vs.vs.." haddini bilmez cüretkarlar!.. edebsizler sizi!..

Ruhan · **Kayıt:** 14.12.08, 22:59 **Mesajlar:** 657

TûTî yazdı:

ihvan-ı turûk (Tarikat ehli) olan azizlerim emin olsun ki: bediüzzaman hz. ilm-i kelam'da (kelam ilminde) müceddid olsaydı imam-ı Rabbani hz.nin her hususta mâsadakı (doğrulayıcı ve tasdik edicisi) olurdu (yani dediğini derdi demediğini demezdi..) ki aynı dalın fülfülleri (karabiberleri) nasıl olur biri acı ise o biri de acıdır biri tatlı ise diğeri de tatlı, yani aynı yolun (ve nisbetin) ehlinden birisi hanya o biri konya mütalaası (düşüncelerini) yürütmez.. ama hazret üveysi meşrebte meczub (cezbeye kapılmış) bir alim olarak kelam ve hikmet babından (makamından) kutub olabilir o ayrı mesele.. ki öyle bile olsa rüesa-i tarikat (Tarikat reisleri olan Pirler ve Mürşidler) ve efrad-ı hakikate (Hakikat ehline) nisbetle mertebesi yine dûndur (aşağıdır..) şundan sebeb ki müşarünileyh (kendisinden bahsedilen Said Nursi) eğer ecille-i Rical (ks.hum) (fazilet, ilim ve rütbe itibariyle daha yüksek olan Büyükler) ile hemsaye (aynı gölgede) olsaydı onlarla birliğe yiterdi (erişirdi).. (yani her hangi bir eylem veya söyleminde îmâen dahi olsa büyüklerin reviş (hal ve tavırları) ile teamülüne (usülleri ve yapageldiklerine) karşı bir itiraz veya farklılık kokusu bulunmazdı..)

mesela, cümle meşayıh-i kiram (büyük şeyhler) hazeratı tarikat ve mürşid edinmeyi nasihat veriyor; şu gök kubbede asırlardır bu hutbe yankılanıyor öyle mi öyle.. şimdi, sen buna aykırı bir ses/davet duydun mu..? haa dur orda!.. heman anla ki bu o zatların kırat ve kulvarında değil; kendi berzahta (arada, perdede) mazur (özürlü) kalmış alemi de berzaha maruz (uğramış) ve mazur (özürlü) hayal ediyor..

bu şimdi dediğim gibi: şüphesiz bir hal galebesinin (halin baskın gelmesinin), sonsuz esma'nın ve ilahi sıfatların suretlerinin zılal (gölgeler) dairesinden öteye perru bâl açamamanın (kanat açıp uçamamanın) bir neticesidir.. tarikat cadde-i suğra (küçük yol) ve berzah (ara koridor); risale, cadde-i kübra (büyük yol) ve feza (uzay), tarikatin nihayeti (sonu) velayet-i suğra (küçük velayet) ve şatah (manen sarhoş olmuş) risalenin neticesi velayet-i kübra (büyük velayet) ve vâlâ (yüksek) ma'nalı makaleler tesvid eden (yazan) zat keşfinde katiyyen (kesinlikle) hatalıdır ve bizim de bunun ma'zur (özre layık) bir hata olduğunu ilan etme hakkımız vardır..

gördüğüm bir risale-i nur sitesinde yetkili (!) bir kişi kendisine "bize illa tarikat lazım mı değil mi?.." yollu bir soru sormuş bu yetkili zat da bi cevap yazmış ki evlere şenlik orda diyor ki: ".. imam-ı Rabbani ve Geylani ve Nakşbendi gibi zatlar tarikat berzahına (perde ve geçidine) uğramadan (reviş-i risale-i nur emsali) (Risale-i Nur'ın tavrı gibi) bir cadde-i Kübra'dan vasıl oldular vs.vs.." haddini bilmez cüretkarlar!.. edebsizler sizi!..

Hocam, yeni nesil için sözlerinizi sadeleştirelim: Önemli bir tespittir. Kaçırmasın insanlar.

Kudsî · **Kayıt:** 22.01.10, 04:41 **Mesajlar:** 342

Allah Razı olsun Ruhan hocam..

"Kur'an'ın değil risale'nin hafızı ol (!)" yukarıda bu lafa/gafa Ebu hamza kardeşim taassub demişti galiba.. hayır hayır!..taassub manası hafif kalır bu tam bir cinnet sözü ama memduh manada cinnet değil; mezmum cinnet.. ve aynı zamanda tam manasıyla da cehalet mahsulü bir laf: eyzan/aynen (memduh değil mezmum manada..) Kur'an'ın lafzı vahy-i metluvdür, ki onun sırf (mücerred) kelimelerini tekrar bile (isterse ma'nası anlaşılmadan tilavet olunsun)Allahu Teala ile (dünyada) sohbet (ve lika) yerinde olup müstakıllen ibadettir ve hatta ibadatın da efdali cümlesindendir..

"..Kur'an yazma risale yaz, Kur'an okuma risale oku, Kur'an hıfz etme risale hıfz et..(!)" aslında yukarıda ki sözün açılımı budur.. görülüyor ki: aşırı mübalağa sığalı medhiyeler sonra gelenlere -doz artırımı ile- tevarüs ediyor.. amr-ı evvel "acaib medheyledi" amr-ı sani "ne acaib medheyledi" fiil-i taaccub-i evvel fiil-i taacüb-i sani.. ne tuhaf failler!.. yahu şunu bari diyemiyor musunuz: " evladım Kur'an-i Azim'i hafız ol risale-i nur'u da oku.."

risale-i nur kitabı -ağırlıklı olarak- ilm-i kelam ve mev'iza üzerine yürüyen uzun soluklu edebi ve hikemî bir nesirdir ama Risale-i Kudsiyye'nin tek beytlik nazmı var ya (manevî kıratta) o külliyatın cümlesine ağır basar.. bu benim risalem senin risaleni döver bahsi değildir: nisbet ve makam gereği böyle..

bizim nisbet ve makam mezuramız (ölçerimiz) İmam-ı Rabbani hazretleridir (ks.) müjdeler olsun: hz.İmam'dan ve Mektubat'dan feyz alan kişilere.. (isterse o feyz eser/koku mikdarı olsun) külliyat tetebbuat telifat.. onları hiç bir şey kesmez -ancak- "Küllühu minHu" nefesli zatların yek nazarı kafidir!..

Ruhan · **Kayıt:** 14.12.08, 22:59 **Mesajlar:** 657

TûTî hocam Allah razı olsun. Kalbinize sağlık.

Amenna ve saddakna.

Bir nefeslik, tam bir kalbi "Rabıta" (teveccüh ve yönelme) (*) binlerce ciltlik kitapların mütaalasından daha fazla Allah'a ve Resulüne yaklaştırır.

Bu sözümüze itimad etmeyen, kail olmayan bizzatihi tecrübe ederse bizi tasdik edecektir.

Ves'selam.

(*) Bir ruh-i musaffa ayna olan Mürşid-i Kamil'e kalbini çevirmek.

tanhu · **Kayıt:** 24.12.09, 22:13 **Mesajlar:** 145

muhterem ruhan kardeşim,

Bediüzzaman'ın merhum bir talebesini; torununa söylemiş olduğu bir söz üzerine burda yerden yere vurdunuz hatta cinnet geçirmiş biri yerine koydunuz ya,
ya bu merhum öbür tarafta, benim sözlerimi anlamadan çarpıttın ve hakkıma girdin diye yakalarınıza yapışırsa haliniz nice olacak?

...vesselam.

Ruhan · **Kayıt:** 14.12.08, 22:59 **Mesajlar:** 657

tanhu yazdı:

muhterem ruhan kardeşim,

Bediüzzaman'ın merhum bir talebesini; torununa söylemiş olduğu bir söz üzerine burda yerden yere vurdunuz hatta cinnet geçirmiş biri yerine koydunuz ya,
ya bu merhum öbür tarafta, benim sözlerimi anlamadan çarpıttın ve hakkıma girdin diye yakalarınıza yapışırsa haliniz nice olacak?

...vesselam.

Kur'anın hafızı olmak istiyorum diyene, sen Risale hafızı ol diyen merhuma taraftar olur isek ve Allah ve Resulünü bu sükutumuzla darıltırsak, halimiz ne olacak, muhterem tanhu kardeşim. Siz de bunu düşündünüz mü?

Ölçümüz ve ihtiramımız nurculardan filan adem midir?

Ebu Hanif · **Kayıt:** 19.09.09, 21:50 **Mesajlar:** 103

TûTî yazdı:

[b]ihvan-ı turûk olan azizlerim emin olsun ki: bediüzzaman hz. ilm-i kelam'da müceddid olsaydı imam-ı Rabbani hz.nin her hususta mâsadakı olurdu (yani dediğini derdi demediğini demezdi..)b]

Bediuzzaman afaki seyirlerin neticesi olan kelam ilminde "müceddittir"...bir nevi kadiri tarikatının ( tarikat dışı) "kelam" versiyonu...

Nakşibendi ekolunun özü olan sıddıkıyet nisbetinin (tarikat dışı ) kelam patlaması ise henüz vuku bulmamıştır...Mehdi de vuku bulacağını zannediyorum...

`Sufiforum`.com