Usame bin Ladin ölü mü diri mi? David Ray Griffin
Salı, 13 Ekim 2009
Usame bin Ladin halen diri mi?
"Osama bin Laden: Dead or Alive?" Başlıklı kitabımda bu konuyu ele aldım.
Bu makale, kitabın ana hatlarını özetlemektedir.
Gücün Bush yönetiminden Obama yönetimine geçmiş olması, Usame bin Ladin'in ölü mü diri mi olduğu meselesine daha bir önem kazandırıyor.
George W. Bush'un Usame bin Ladin'i "ölü ya da diri" istiyorum demesi meşhurdur fakat bu sözünde ciddi olmadığını iyice belli etmişti. Bin Ladin kaygısında olmadığını ifade etmenin yanısıra, kaynakları Irak savaşına tahsis ederek bunu ispatlamıştı da. Bush, elbette böyle bir kaygı içinde olmayabilirdi çünkü bin Ladin'in 11 Eylül'le bir ilgisinin olmayabileceği gerçeğinin yanısıra, muhtemelen de ölmüştü.
Başkan Obama'nın ve çevresindekilerin bu meseleler hakkında ne düşündüklerini bilmiyorum fakat kullandıkları söylemler, bin Ladin'in 11 Eylül sorumlusu olduğunu ve halen canlı olduğunu varsayıyor.
Örneğin 2008 Ekim'inde Washington Post'ta şöyle deniliyordu: "Seçilmiş Başkan Obama...Usame bin Ladin'in avlanması konusundaki azmi tazeleme niyetinde.... Danışmanlarından biri 'bu bizim düşmanımız', 've başlıca hedefimiz olmalı' dedi.
Obama, 27 Mart 2009'da yaptığı Beyaz Saray konuşmasında da şöyle dedi: "El Kaide ve müttefikleri – 11 Eylül'ü planlayan ve düzenleyen teröristler – Afganistan ve Pakistan'da. Çeşitli istihbarat tahminleri, el Kaide'nin Pakistan'daki güvenli cennetinde faal halde Amerika'ya saldırı planları yapmakta olduğuna dair uyarıda bulunuyor... El Kaide ve onun aşırı müttefikleri, sınırdan geçerek Pakistan sınırının uzak bölgelerine gittiler. El Kaide liderliğinin, Usame bin Ladin ve Eymen el Zevahiri'nin de bunların içerisinde olması neredeyse kesin."
Obama, bin Ladin'in Pakistan'da, Afganistan'a yakın bir sınır bölgesinde saklandığını mütemadiyen iddia eden bu istihbarat tahminlerine düzenli bir şekilde başvuruyor. Bu iddia, Amerikan askeri faaliyetinin Pakistan'a uzanmasını haklı kılmak için de kullanıldı ki insanlar artık bir "AfPak" savaşından bahsediyorlar.
Bu savaşa karşı çıkarken ileri sürülecek savlardan biri de şudur: Şayet bu uzmanlar bin Ladin'in ölü mü diri mi olduğunu bile bilmiyorlarsa, nerede olduğunu ve ne düşündüğünü de bilemezler.
Bu savaşa karşı daha başka savlar da var elbette ve pek çok eleştirmen bunları dile getiriyor. Ancak bin Ladin'in ölü olmasının neredeyse kesin olduğuna işaret etmek, bu savaşın dile getirilen ana gerekçesini yıkmaktadır.
Bu savaşa karşı çıkarken bin Ladin'in 11 Eylül'le bir ilgisinin olmadığına işaret etmek de bir başka yoldur elbet. Fakat bizim FBI "bin Ladin'in 11 Eylül'le ilgisi olduğuna dair bir delilin olmadığını" kabul etmesine rağmen, Amerikan kamuoyunun büyük bir kesimi, durumu gözden geçirmeye yönelik herşeyi daha baştan reddetmeye şartlandırıldı. Van Jones meselesinde de gördüğümüz üzere, 11 Eylül hakkındaki resmi anlatının doğru olmayabileceğinin ifade edildiği bir belgenin altına imza atan insanlar, kamu hizmetine uygun bulunmuyor.
Benim nâçiz kitabım öncelikle Usame bin Ladin'in 11 Eylül'den sorumlu olduğuna ve bir başka saldırı planlamasın diye AfPak savaşının haklı olduğuna inan kişiler için yazıldı. Bin Ladin'in ölü olduğuna dair ikna edici delillerin farkında olmaları durumunda böylesi kişilerin pek çoğu savaşa karşı çıkmaya başlayacaklardır. Bu hükme varmak için kaydadeğer delil mevcuttur.
İki tür delik mevcut: Nesnel delil ve şahitlikler.
Nesnel deliller
CIA, bin Ladin ve elemanları arasındaki mesajları 13 Aralık 2001 tarihine kadar düzenli bir şekilde yakalıyordu. Bu tarihte mesajlar aniden kesildi ve CIA bir daha mesaj yakalamadı.
İkincisi, 26 Aralık 2001'de, Pakistan'ın önemli gazetelerinden biri, bin Ladin'in Aralık ayı ortasında öldüğü haberini işlemişti: "Afgan Taliban hareketinin önde gelen bir yetkilisi... Cenaze törenine katıldığını ve cenaze gömülmeden evvel yüzünü gördüğünü ifade etti. "
Üçüncüsü, bin Ladin böbrek hastasıydı. 2001 Temmuz'unda Dubai'deki Amerikan Hastahanesi'nde tedavi görmüştü. Bu tarihte, evine iki adet diyaliz makinesi sipariş ettiği bildirilmişti. Şayet bin Ladin'in 11 Eylül saldırılarından evvel ne yaptığını daha önce hiç merak ettiniz mi? CBS News, Pakistan'daki bir hastahanede böbrek tedavisi gördüğünü bildirmişti. Dr. Sanjay Gupta Ocak 2001'de – bin Ladin'in 2001 yılının ya Kasım ayında yahut Aralık ayında çekilmiş bir video görüntüsüne dayanarak – böbrek yetmezliğinin son safhalarına gelmiş olabileceğini söyledi.
Dördüncüsü, CNN 2002 Temmuz ayında, bin Ladin muhafızlarının 2002 yılı Şubat ayında yakalandığı haberini verdi. Devamında şöyle deniliyordu: "Kaynaklar, muhafızlar şayet bin Ladin'den uzakta yakalanmışlarsa dünyanın en çok aranan adamı artık muhtemelen ölü diye inanıyorlar.
Beşincisi, ABD 2001 yılından beri bin Ladin'in yakalanması yahut öldürülmesine yardım edecek bilgi için 25 milyon dolar vaadediyor. Ancak bu ödül hiçbir bilgi akışına yol açmadı ki Pakistan'da son derece fakir pek çok insan var ve bunların ancak yarısı bin Ladin destekçisi.
Bin Ladin'in ölü olduğuna dair şahitlikler
Bu nesnel bilgilerin yanısıra, konuyu bilebilecek durumda olan kişilerin onun ölü olduğuna yahut muhtelemel ölmüş olabileceğine dair 2002 yılında yaptığı şahitlikler var. Bu kişiler: Pakistan eski Cumhurbaşkanı Müşerref; FBI terörle mücadele bölüm başkanı Dale Watson; "Usame'nin öldüğünden eminim... Temasta olduğum diğer adamlar da" diyen Oliver North; Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai; bin Ladin hakkındaki herhangi bir mesajın "muhtemelen uydurma" olduğunu söyleyen İsrail istihbarat kaynakları; "bin Ladin'in ölü olduğunu teyid eden" ve "Washington'ın Usame bin Ladin'in öldüğü haberlerini saklamasının arkasında, Amerikan yönetimindeki şahinlerin el Kaide ve uluslararası terörizmi kullanarak Irak'ı işgal etme arzusunun" bulunduğunu söyleyen Pakistan istihbarat kaynakları.
Bin Ladin'in ölümüyle ilgili haberler, bu nedenden dolayı, Amerika'nın Irak saldırısı için vites yükselttiği 2002'nin ikinci yarısında sona ermeye başladı. Bu habere, o tarihten bugüne dek çok az yer verildi.
Ancak, yakın geçmişte iki eski istihbarat yetkilisi ne düşündüklerini açıkça söylediler. Eski CIA yetkilisi Robert Baer, 2008 Ekim'inde, National Public Radio'da laf arasında bin Ladin'in artık canlılar arasında olmadığını söyledi. Baer'e bu konu sorulduğunda şöyle dedi: "Elbette ki ölü."
Dış Hizmetler yetkilisi Angelo Codevilla 2009 Mart'ında American Spectator'de "Osama bin Elvis" adlı bir makale yayınladı. Başlık hakkında açıklamada bulunan Codevilla şöyle diyordu: "Usame bin Ladin'in diriler arasında göründüğüne dair doğrulanabilir son haberin üzerinden geçen yedi yıl sonra, Elvis'in aramızda olduğuna dair daha fazla delil mevcut.
Tek bir ciddi kusur hâricinde mükemmel bir makale. David Frost 2007 yılında Benazir Butto ile söyleşi yapmıştı. Butto, Ömer Şeyh'ten "Usame bin Ladin'i öldüren adam" diye bahsetmişti. Codevilla, bin Ladin'in öldüğü hakkında bir delil olarak kullanmıştı bu beyânı. Fakat Butto basitçe hata yapmıştı. Kastı, "Daniel Pearl'ü öldüren adamdı" ki Ömer Şeyh'e atıf yapmanın standart yoludur. Butto bir sonraki gün CNN'de "General Müşerref'in Usame bin Ladin'in nerede olduğunu şahsen bildiğini sanmıyorum" derken bu hatası belliydi. On gün sonra NPR'a konuşurken evine atanan koruma polisine şöyle dediğini anlatmıştı: "Usame bin Ladin'i arıyor olman gerekmez mi?" Codevilla'nın makalesi, bu kusur hâriç, bin Ladin'in hayatta olduğuna dair yaygın kanının bir delile dayanmadığı iddiası için iyi bir destek sağlamaktadır.
"Usame bin Ladin'den mesajlar" hakkında
Pek çok insan, bin Ladin'in hayatta olduğuna dair bir sürü delil olduğunu farzediyor. Bu delliler, 2001 yılından beri ortaya çıkan "bin Ladin'in sesli ve görüntülü mesajları." Bu kasetler iyi birer delildir ancak ve ancak sahih olduklarında. Kitabımın en uzun bölümü bu soruya hasredilmiştir.
Evvela sahte ses ve görüntü kayıtları üretmek için teknolojinin uzmanları kandıracak denli ileri olduğunu ele aldım. Bu yüzden, her ne kadar basın ve yayın organları, (her bir) son bin Ladin kasetinin sahih olduğunun istihbarat servislerince teyid edildiğini anlatsalar da, bir kasetin sahih olduğunu ispatlamak fiilen imkansızdır.
Ancak bir kasetin [sahihliğinin aksine] sahte olduğu bazı zamanlar ispatlanabilir. Örneğin: Şayet bin Ladin'i oynamak için tutulan kişi sağ elini kullanırsa; aynı zaman zarfında yapılan bir başka kasetteki bin Ladin'den daha ağır ve daha koyu tenliyse; elleri daha büyük, parmakları daha kısa ise; burnu daha farklı bir biçime sahipse; ve İkiz Kulelere saldırıyı müzakere ederken, alevin çeliği erittiğini söylüyorsa – zira gerçek bin Ladin çeliğin bir bina yangınında erimeyeceğini bilir. Burada zikrettiğim kaset, Amerikan askerlerinin 2001 Kasım ayında Celalabad'da, Afganistan'da bulduğu iddia edilen video kaseti. Bin Ladin'in itiraf kaseti olarak bilinmektedir.
İmal edilen bir başka kaset de 29 Ekim 2004'te ortaya çıkan ve George W. Bush'un yeniden seçilmesine yardım eden "Ekim Süprizi'dir." Sahte olduğunun ipuçlarından biri, zamanlamasının yanısıra, kasette kullanılan dildir. Bin Ladin'in kendi kasetleri Allah ve peygamber Muhammed'e referanslarla doludur. Fakat bu Ekim Süprizinde, Allah lafzı nâdiren geçiriyor ve zikredilen tek Muhammed, Muhammed Atta. Kesin olarak sahih olan bin Ladin kasetleri, dünyevi olayların sebeb-i vücûdu olarak Allah'ı anarken yahut olayların gerçekleşmesini onun iznine bağlarken, Ekim Süprizi'ndeki konuşmacı olaylar hakkında seküler bir izah yapmış hatta Amerikan halkına şöyle demişti: "Güvenliğiniz kendi ellerinizde."
Sahte olduğu en belirgin video kaseti, 2007'de ortaya çıkmıştır ve bin Ladin figürünün şimdi siyah sakallı olması hâriç, 2004 Ekim Süprizi'yle aynıdır. Bilgeler ciddi bir suratla bin Ladin'in sakallarını niçin boyatmış olabileceğini yahut niçin takma sakal kullanmış olabileceğini izah etmeye çalıştılarsa da bu video kaseti, hakettiği muameleyi YouTube'da yayınlanan bir video'da görmüştür. Bir aktör uzun, upuzun siyah bir sakal bırakmış ve şöyle söylüyor: "Merhaba, görüşmeyeli uzun zaman oldu. Benim, Usame bin Ladin. Hayır, erkekler için saç boyası reklamı değil bu... Dünyaya canlı ve hayat dolu olduğumu göstermek için hazırladım bu video kasetini."
Eğlenceli bir kaset bu. Fakat bariz bir şekilde sahte bin Ladin kasetlerinin kullanılması ve düğünlere, cenaze törenlerine katılan kadınlar ve çocuklar dâhil her hafta, yüzlerce değilse de, düzinelerce masum insanın canını almaya devam eden AfPak savaşını haklı kılmak için halen kullanılıyor olmasında eğlendirici bir taraf yok.
Sonuç
Şayet nâçiz kitabım, bin Ladin'in çoktan öldüğünü göstermekle, bu savaşın sonlanmasına yardım ederse, gâyesine hizmet etmiş olacaktır.
Bir başka ana noktası – ayrı bir bölüm tahsis edilmiştir – bu sahte bin Ladin kasetlerinin geniş bir propaganda operasyonunun parçası olarak ortaya çıktığını işlemesidir; Amerikan askeri istihbaratının, Amerika'yı ve dış politikasını daha da askerileştirme gâyesiyle, Amerikan halkına propaganda yapmak için vergi dolarlarını – gayrimeşru bir şekilde – kullandığı bir operasyondur bu.
Nâçiz kitabımın 9/11 hareketini, genel olarak da savaş karşıtı hareketi, vergi dolarlarımızın her geçen gün daha fazla tahsis edildiği bu propaganda çabasını ifşa etme görevine teşvik etmesini ümit ediyorum.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı
|