Kâbe’den Dönmek İstemiyorum…
Kâbe dedikleri küçücük siyah kutu, Bakınca kalplerde demleniyor huşu… Ondan uzak kalan, gelmemek için oyalanan, yaşar sandıkları tadarlar sonsuz uykuyu…
Bakınca şaşkınlık veriyor ikinci kattan seyrettiğimiz, Tavaf yapanlar beyaz güvercin gibi uçarcasına dönüyorlar… Sanki güneş sistemi ışık hızıyla tekrarlanıyor, Sanki yıllardır burada yaşamışız gibi her şey aşina ve güzel! Sanki otelden gelmediğimiz, Kâbe’den ayrı kaldığımız, Geçen her saniye ızdırap, Hissedilen özel! Sağımda Afrikalı solumda Asyalı önümde Avrupalı arkamda Amerikalı! Ne kin var nede düşmanlık… Leke düşmemiş, anne sütü verilmiş ihramlara! Sanki Asr-ı Saadet, Sanki sahabenin izleri, Sanki insan değil bu, sonsuz nur Diller zikirden yorulmaz Beden ibadetten… Sanki Mekke yeniden fethedilmiş, Kumandanı ne mübarek! Putlar kırılmış, Cehalet adetleri terk edilmiş… Sergi kıyamet alametleri, Huşu cennet manzaraları, Her inananda emniyet Sağlanmış selametleri…
Uzandım uykuya, Mevla’nın evinde misafir olmak ne güzel... Duvarlar taşmış, yerler mermer Klimalardan soğuk esermiş, Kuşlar durmadan ötüşürmüş… Sayamadığım kadar çok mekan görüyorum rüyamda, İçindeki insanlarda sevinç Otuz üç yaşında ve dinç… Ne isterlerse yer, Ne dilerlerse olur… Ne kötülük var, Nede korku artık… Dönmek istemiyorum yurduma, Yusuf’un atıldığı kuyuya!
Saffet Kuramaz/ Ocak-2009
En son deha tarafından 06.02.12, 12:01 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
|