sufiforum.com
https://www.sufiforum.com/

Şeyh Bedreddin... "Komünist" Şeyh !
https://www.sufiforum.com/viewtopic.php?f=48&t=1783
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  ogurlu [ 05.05.09, 10:14 ]
Mesaj Başlığı:  Şeyh Bedreddin... "Komünist" Şeyh !

Şeyh Bedreddin ...

A. Muradoğlu


amuratoglu@yahoo.com

03 Mayıs 2009

Bostancı'da polisle girdiği çatışmada öldürülen Orhan Yılmazkaya, "Şeyh Bedreddin" ismini Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya ile birlikte anmıştı hatırlarsanız.

Peki nedir bu Şeyh Bedrettin hikayesi?

Nazım Hikmet hapisteyken Prof. Mehmet Şerafeddin Yaltkaya'nın "Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin" isimli kitabını okur.

İsmet Paşa'nın Diyanet İşleri Başkanlığı'na getirdiği bir ilahiyat profesörüdür Yaltkaya..

Olaya şöyle girelim isterseniz..

Timur'un Yıldırım Beyazıd'ı yenilgiye uğrattığı Ankara Savaşı'ndan sonra şehzadeler arasında "fetret dönemi" dediğimiz saltanat kavgaları başladı.

Bu hengamede bazı isyanlar vuku buldu..

Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa isyan girişimleriyle ilişkilendirilen Şeyh Bedreddin idam edildi..

Nazım Hikmet de Yaltkaya'nın kitabından yola çıkarak "Şeyh Bedreddin Destanı"nı yazdı 1936'da..

Yaltkaya'nın olumsuzladığı şeyler, Nazım Hikmet için olumludur..

Şeyh Bedreddin'in "İlk Osmanlı sosyalisti" nitelemesiyle anılmasının hikayesi böyle başladı.

Aslında Türk komünistlerinin tarihte bir dayanak aramalarının bir sonucudur bu.


* * *

İşin aslı Şeyh Bedreddin 'Hanefi fıkhı' üzerine eserler vermiş Sünni bir alim ve sufidir.

Bir süre Edirne'de saltanat süren Musa Çelebi'nin Kazaskeri'dir.

Mehmet Çelebi, kardeşi Musa Çelebi'nin saltanatına son verince Şeyh Bedreddin'in payına da sürgün düşer.

Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal'in isyan girişimlerinde yer almadığı halde, muarızları tarafından "kendi adına saltanat davası güdüyor" diye Sultan Mehmet Çelebi'ye şikayet edilir..

Kimi rivayetlere göre Şeyh Bedreddin peygamberlik iddiasında da bulunmuştur.

Bizanslı tarihçi Dukas'ın Börklüce Mustafa'ya atfettiği, "topraklar, kıyafetler, hayvanlar ve erzaklar ortak maldır" şeklindeki cümlesi dönüp dolaşıp Şeyh Bedreddin'e yamanıyor.

Şeyhi komünistliğe bağlayan cümle budur.

Yaltkaya da Dukas'ın iddialarına dayanarak olumsuz bir Şeyh Bedreddin portresi çizmiş..


* * *

Oysa Şeyh Bedreddin'i anlatan "Menakibname"nin yazarı Hafız Halil Efendi'ye göre Börklüce'nin zararı -hiç ilgisi olmadığı halde- Şeyh Bedreddin'e ulaşmış..

Hafız Halil Efendi, Hoca Akşemseddin'in talebesi ve mürididir.

İstanbul'un fethine hocasıyla beraber katılan Hafız Halil üstelik Şeyh Bedreddin'in öz be öz torunudur..


Dukas dışında hiçbir tarihçi, Şeyh Bedreddin'i Börklüce Mustafa'nın ve Torlak Kemal'in söylemlerinin piri olarak göstermez.

Anlayacağınız, Şeyh Bedreddin dayanaksız olarak "Osmanlı komünisti" diye nitelenmiş bir şahsiyet..

Söylenecek çok söz var ama en iyisi siz Müfit Yüksel'in "Şeyh Bedreddin" isimli araştırmasını okuyun.

Tarihi belgelere dayanarak yapılmış olan bu çalışma hem önceki araştırmaların zaaflarını ortaya koyuyor, hem Şeyh Bedreddin'in sağlıklı bir portresini veriyor.

Ezber bozan bu önemli araştırmanın raflarda unutulması da ayrı bir tuhaflık.


Kırat kime teslim edilecek?

Hüsamettin Cindoruk, Demokrat Parti'nin başına geçmeye hazırlanıyormuş..

Rivayetlere bakarsak Süleyman Demirel de destekliyormuş bu girişimi..

Şimdi Hüsamettin Cindoruk, Süleyman Soylu'nun kuyudan çıkardığı 'Hasta Kırat'ı tımar edecekmiş..

DP'nin genç demokratları Kırat'ı ihtiyar kurtlara bırakacaklar mı, o ayrı.

Gerçi hiç kimse Cindoruk'un "emanetçi genel başkan"dan öteye geçmesini beklemiyor.

Madem emanetçilik hep Cindoruk'a yazılıyor, o halde Kırat'ın dizginleri kime teslim edilecek?

Asıl soru şu olmalı:

Bu Ankara oyunu'nun arkasında kimler var?


Sadistliğin dini olur mu?

Birleşik Arap Emirlikleri'nin yönetici ailesinden İsa bin Zayed El- Nuheyyan'ın Afgan kökenli hizmetçisine uyguladığı işkencenin görüntülerini tiksintiyle izledim..

İşkence kasedi Şeyh İsa Zayed'in özel kalem müdürü tarafından basına verilmiş.

Meğer bu adam (İsa Zayed) işkence görüntülerini kameraya alıp izlemekten hoşlanırmış.

Bu nasıl bir duygudur sevgili okurlar?

Zavallı hizmetçinin yalvarışlarına karşı bir nebze olsun merhamet duymayan bu adamla aynı dini paylaşmaktan ötürü utanç duyuyorum.

Human Rights Watch, Birleşik Arap Emirlikleri'nden İsa Zayed'in yargılanmasını istemiş.

BAE İçişleri Bakanlığı ise konunun taraflar arasında halledildiğini ve mahkemeye taşınmasına gerek olmadığını bildirmiş..

Nasıl yani?

Zavallı hizmetçiye yapılan bu işkencenin bedelini nasıl ödemiş bu adam?

Kısasa kısas yoluyla mı?

Parayla mı?

BAE, insan onurunun parayla alınıp satıldığı bir ülke midir?

Pes doğrusu!

Yazar:  ogurlu [ 05.05.09, 10:18 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Şeyh Bedreddin... "Komünist" Şeyh !

Komünist Şeyh!

A. Muradoğlu


amuratoglu@yahoo.com

05 Mayıs 2009


Önceki yazımda Nazım Hikmet'in Şeyh Bedreddin portresini eleştirmiştim.

Tekrar ediyorum..

Şeyh Bedreddin'in 'Komünist Şeyh" olarak gösterilmesi tarihi gerçeklere uymuyor.

Bir okur bakın ne diyor:

"Anadolu tarihine bakarsak kendisine kök arayan sol hareketin çok zorlanmayacağını görürüz. Baba İshak'tan günümüze bu topraklar kök arayışı açısından çok zengin bir kaynak sunuyor".

Hiçbir itirazım yok.

İtirazım Baba İshak, Baba İlyas, Pir Sultan yerine Şeyh Bedreddin'in konulmasına.

***

Bana gelen sorular şöyle:

BİR: Bugün anladığımız 'Sünnilik' ve 'Sufilik' kavramlarını Bedrettin'in yaşadığı döneme bire bir uyarlayabilir miyiz. Örneğin Bedrettin hiç kendine "ben Sünniyim" demiş midir?

İKİ: Bedrettin bu kadar "Sünni" bir karakter idiyse, nasıl oluyor da "dedikodu" düzeyindeki bilgiler neticesinde idam edilebiliyor?

ÜÇ: Eğer Bedrettin bu kadar "sakıncasız" bir kimse idiyse neden yazdıkları yasaklanmaya çalışılıyor?

Cevap veriyorum..

Elbette Sünnilik de Sufilik de değişim geçirmiştir, Alevilik ve Bektaşilik gibi. Ancak Şeyh Bedreddin, "Hanefi" fıkhına bağlı bir alimdir. Şeyhin hiçbir eserinde Aleviliğine, Bektaşiliğine dair iz yok..

Kendi kardeşlerini, oğullarını saltanat bölünmesin diye boğduran bir padişahlık geleneğinde Şeyh'in idamını sorgulamanın alemi var mı?

Şeyh'in "Camiu'l Fusuleyn" isimli fıkıh kitabının medreselerde ders kitabı olarak okutulduğunu biliyoruz.

"Camiü'd-Düvel" yazarı Müneccimbaşı, "Tacu't-Tevarih" yazarı Hoca Sadettin, "Solakzade Tarihi" yazarı Solakzade Mehmet, keza İbn-i Arapşah, Şeyh Bedreddin'in müçtehit olduğuna vurgu yaparlar, Fusuleyn'e ve "Teshil" şerhine övgüler yağdırırlar..

Demek ki yasaklanmamışlar..

***

Bir başka itiraz da şöyle:

"Günümüzde yaşayan Bedrettini gruplar var. Şeyh Bedrettin'in Türkiye solu ve Alevi-Bektasi düşüncesinde önemli bir yeri var. Bu yer kuşkusuz Nazım Hikmet ile başlamaz."

Doğru söylüyor.

Trakya'da "Tarik-i Gülşeni" diye anılan "Alevi-Bedreddini" gruplar var.

Sevgili okur, Müfit Yüksel'in "Şeyh Bedreddin" kitabını okumuş olsaydı "Bedreddiniler"in detaylı şekilde ele alındığını görecekti.

Öte yandan Şeyh'in kitapları Süleymaniye ve İstanbul Üniversitesi kütüphanelerinde mevcut. Camiul Fusuleyn'in Arapça baskısı da elimizde.

Şeyh'in Alevi-Bektaşi düşüncesiyle ilgisi olup olmadığını merak edenler kitaplarına neden bakmazlar acaba?

Okumak da mı yasak?

***

Peki Şeyh Bedreddin Sünni bir alim ve sufiyse nasıl oluyor da Alevi-Bektaşiler tarafından pir kabul edilebiliyor?

Oluyor işte.


Bırakın isyan etmeyi, kendisinden medet bekleyen asileri evleri dönmeleri için ikna eden Şeyh Bedreddin'i "sosyalist bir kalkışmanın piri" olarak göstermek de böyle bir şey.

En başta da söyledim, ben bu 'kurmaca'ya iştirak etmiyorum.

Şeyh Bedreddin 'olduğu gibi' gösterilsin, derdim bu.

Ne yapayım şimdi, özür mü dilesem acaba?


Sol'a 'Sağ' aşı!


Bülent Ecevit vefat etmeden önce DSP'yi yeniden yapılandırmak istermiş..

2004'te kendisine varis olarak Zeki Sezer'i seçmiş ama sonrasında Yılmaz Büyükerşen'e göz kırparmış merhum.

Zeki Sezer, Ecevit'lere esip gürlemiş o sıralarda.

DSP çatısı altında 'merkez sağ'ı da içine alan yeni DSP hayal ediyormuş meğer..

Zaten Bülent Bey şairdi, romantik bir liderdi..

Bu yeni yapılanma için Yaşar Okuyan'lar, Murat Karayalçın'lar ve Sadettin Tantan'larla temas halindeymiş.

Allah rahmet eylesin ama hakikaten Bülent Bey hayalperestmiş!

İşin bir de şu yönü var tabii..

Bu ülkede 'sağ', 'sol', 'liberal' yahut her neyse, doğru dürüst bir parti olmuyor, olamıyor.

Elli yıllık bir siyaset adamının bulduğu çözüm, "aşure" partisi..

Yani, altı kaval, üstü şişhane..

Böyle bir parti olsa ne olur, olmasa ne olur?


Aklın karamsarlığı, iradenin iyimserliği


Yeni hükümete nasıl baktığımı, Gramschi'nin bu sözü gayet iyi özetliyor.

Bundan daha iyi bir ifade bulamazdım.

Bir taraftan şartlar çetin, mahalleler arasında dikenli teller çekilmiş..

Aklım karamsarlığa meylediyor bu yüzden..

Diğer taraftan "irade her türlü zorluğun üstesinden gelir" gibisinden bir iyimserlik içindeyim.

Kah, bora, sis, tipi içinde yaşıyor hissediyorum kendimi.. Kah, tatlı tatlı akan bir ırmağın kıyısında mest olur gibiyim.. Akıl, ince eleyip sık dokumayı önerir..

İrade ise devrimci bir iyimserlik üfler yüreğimize.. Filozoflar yaşadıkları hayatı pek değiştiremezler ama siyasetin iradesi "İskender'in Kılıcı" gibi nice kördüğümleri çözmüştür.

Dolayısıyla, bir dem sevinç içindeyim, bir dem kederdeyim. En iyisi Üstad Sezai Karakoç'un bir mısrasıyla bitirmek sözü..

"Yak yıldızlarını ayını ey kutlu gece
Bir kurban gibi yeniden başlamak gerekiyor işe."

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/