Ruhan yazdı:
HAKİKATİ KİM TEMSİL EDİYOR
Hakikatin, yegâne sahibi olduğunu iddia eden birçok insan vardır ki, hakikatin dili olsa, onlarla hiç bir ilişkisi olmadığını haykırırdı. Bu tip insanlar, daha önce kimsenin beklemediği davetsiz bir misafirin gelip evin döşeğine kurulması gibi "hakikat" döşeğinin üzerine kurulur ve ahkâm kesmeye kalkarlar. Şair ne güzel söylemiş:
Herkes Leyla'ya vasıl olduğunu söyler Ama Leyla onlardan çok uzaktır.
Bu davetsiz misafirin çevresindekileri rahatsız edici hali, şu Nebevi buyruktaki ince benzetmeye tam uymaktadır:
"Kendisinin olmayan bir şeyle avunan kimse zahid olmadığı halde zahid elbisesine bürünen kimsenin haline benzer."
Maalesef ki Müslümanların saf zihinlerini bulandıran, baba oğul arasına düşmanlık tohumları ekip insanları tefrikaya sürükleyen bu insanlar, Ümmet-i Muhammed içinde oldukça fazladır.
Bu insanların daha İslam'ın emirlerine boyun eğmemişken İslami kavramları tashih etmeye kalkarlar. Aslında selefi salihini reddetmelerine rağmen, selefin rivayetlerine sarıldıklarını iddia ederler.
Bu insanlar Allah'ın hikmetle güzel nasihatle şefkat ve merhametle yapmamızı emrettiği davet ve tebliği, sert kaba ve edepsiz tavırlarla yapmaya çalışmaktadırlar. Bu durum büyük bir musibettir.
Bu şahıslar, mahiyetini kavramaktan çok uzak olmalarına rağmen kendilerini tasavvufa nispet etmeye de cüret ederler. İnsanların kalplerini kırmak ve incitmek marifetinden başka bir şeye sahip olmayan üstadlarının tasavvufun hakikatini yaşadıklarını iddia ederek tasavvufî anlayışı da ifsat etmişlerdir.
Biz, hurafe ve aldatmacalarla bezenmiş bir tasavvuftan bahsetmiyoruz.
Felsefî nazariyelerin, yabancı fikirlerin, şirke sebep olacak 'hulul' ve 'ittihat' gibi anlayışların olduğu bir tasavvufu tanımıyoruz. Böyle bir tasavvuf anlayışından Allah'a sığınırız. Te'vil kaldırmayacak şekilde Kur'an ve sünnete muhalif olan her şey, günahkâr ya da bilgisiz zayıf meşrepli insanların elleriyle sonradan dine sokulmuş yalanlardır.
Bizler tasavvufu bir ilim, irfan ve fikir mektebi olarak tanımaktayız. Tasavvuf, herkese örnek teşkil edecek en mükemmel edep anlayışını ve İslam fikriyatındaki zirve ufku yakalamıştır. İmanda, islamda, hayatın her noktasında mükemmelliği amaçlar. Rabbani hakikatleri yaşayarak tertemiz bir ihlâsa eriştirir.
Tasavvuf, sıdktır, güvendir, vefadır, diğergamlıktır, keremli olmak, zayıfa ve muhtaca yardım etmek, iyilik ve takvada yardımlaşmak, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye etmek, hayır işler yapmakta yarışmaktır. Bunların hepsi, ideal bir topluma vücud veren temel unsurlardır.
İşte etrafına hoş kokular bırakan tasavvuf hayatı sayesinde ilk asrın kahramanları ve önderleri zuhur etmiştir. Bu zatlar bize Müslüman şahsiyetini en iyi şekilde tanıtmışlardır. Giyildiği zaman göz kamaştıran bir elbise gibi en güzel ahlaki vasıflarla bezenmek hususunda üstün bir örnek olmuşlardır. Şerefin, iftiharın, izzetin, cihadın ve mücadelenin tarihi olan İslam kültür mirasının tüm öğretileri bu insanlar sayesinde bize intikal etmiştir.
Yakinen biliyoruz ki İslam tarihinde bilinen en büyük ilerleme, kâmil bir ruh ve imana tesis edebilecek yegâne şey olan üstün bir ahlaka istinaden olmuştur.
Bu ahlâkî ve ruhî üstünlükler, her milletin sermayesi olup, insanlık kervanını büyük hedefine taşıyabilecek en değerli azığımızdır. Selefi salihinin ve geçmiş büyüklerin hayatlarına bakan herkes görecektir ki böyle insanlar İslam tarihinde görülen büyük sıçramaların asıl sebepleridirler. Bunların hali imanın en üstün mertebesidir. Bu, şevk ve muhabbete dayanan dipdiri bir iman ateşidir. İşte bu, daima Allah'a yönelmiş kalplerde bir meşale gibi parlayan imandır.
Onlar daima ihsan makamında yaşarlar. Her yerde, her hareketinde, hatta her nefesinde "hulul" ve "ittihat" gibi mülhidçe fikirlere asla yer vermeden Allah'ı görebilmektedirler. Bu öyle bir imandır ki sahibini, tüm hayatı kuşatan, kâinatın her yerine sirayet eden rabbaniliğe dalıp gitmek olan "ihsan" mertebesine ulaştırır. Böyle bir halde yaşayan kişi, kalbin temayüllerini, gizli vesveseleri, gözün hıyanetini ve kalbin gizli hallerini bilir.
Selam ve dua ile..
(uveysbinali'den alınmıştır)
-nakil-