İNANÇ - SİYASET - KADRO Rabb-i Kerim'imiz kişilerin tek tek yaratılış gayesinin "Allah'a ibadet" olduğunu Kur'an-ı Hakim'de belirtmektedir.(Zariyat suresi , 56.ayet). Yaratılış gayesine uygun yaşamayan, varoluş hikmetine dikkat etmeyen bir varlığın huzur ve sükun bulması imkansız olduğu için kişi, hayatı boyu sadece ve sadece Allah'a kulluk şuurunu yaşamağa özen göstermelidir. Bu genel kaide bütün müslümanlar için geçerli olduğu için, İslami çizgide siyaset yapmak isteyen müslümanlar da yapacakları faaliyetlerde bu genel çerçeve dışına çıkmamak zorundadır: Yalnızca ve daima Allah'a kulluk...
Hayatını sürdürmek için toplum içinde belirli görevleri yerinde getirmek zorunda olan her insanoğlunun hayatına yön veren ve anlam kazandıran yüce hedefleri olmalıdır. Bu yüce hedeflere ulaşılsın veya ulaşılmasın, göstereceği çabalar kişiye manevi bir haz verir ve ömrünü boşa geçirmediği gibi güzel bir doygunluğa ulaşmasını sağlar. Hayatını İslam çerçevesinde sürdürmek isteyen insanlar hayatları boyunca yapacakları tüm işlemlerde ve fiillerde hem Allah'ın rızasını kazanmalarını sağlayacak hem de hayatlarına anlam verecek hedefleri gözeterek yaşamak gibi bir sorumluluğu üstlenmişlerdir. Toplum üzerine tezleri olan, belirli siyasi faaliyetlere katılan müslümanlar da bu sorumluluk duygusu ile hareket edeceklerdir. Her siyasi hareketin hedefi olan seçim zaferine ulaşmak için gayret göstermek siyasi organizasyonların varlık sebebidir. Siyasi hedeflere ulaşmada uygulanacak yöntem ve usullerin müslüman bir siyaset adamı için Allah rızasına uygun veya en azından Allah'ın gazabını celbedecek eylemlerden uzak olması şarttır.
Bu şart, ülkemizdeki az-çok İslami hassasiyetlere sahip her siyasi grup tarafından tartışmasız kabul edilmesine rağmen, uygulamalar esnasında İslam açısından bazı istenmeyen durumların, yanlış tavırların ortaya çıkması "Allah rızası"nı gözeten bir siyaseti uygulamanın hiç de kolay olmadığını göstermektedir. İslami siyaset yapmanın güçlüğü bazı cemaatleri siyasetten uzaklaştırma gibi bir sonuca yol açmışsa bu o cemaatlerin zor olana talip olmaktan kaçınmaları yanında, gayrıislami yapılanmalara zımnen rıza gösterdiklerini de gösterir.Müslümana düşen zoru görünce kaçmak değil, zor olanı başarmaktır. Toplum içinde haramın ve günahların yaygınlaşması siyaset yolu ile önlenebilir olduğu sürece, hayrın ve hakkın tahakkuku için siyasetin sağlayacağı bazı imkanları kullanılabilirliği mümkün iken siyasi faaliyetlerden uzak durmak bir müslüman için çok zordur. Burada dikkat edilecek husus Allah rızasını tahsil yolunda, Hakk'ın hükümlerinin yeryüzünde cari kılınması yolunda bir vasıta olarak görülmesi gereken siyasi parti ve kadroların başarı kazanmasının nihai hedef haline getirilmemesidir.
Bugün ülkemizde cari olan siyaset, seçimlerde başarı kazanarak,daha çok milletvekilini meclise yollamak ve böylece siyasi iktidara ortak olmak,iktidar olarak da parti hedeflerini tahakkuk ettirecek kadroları işbaşına getirmek şeklinde bir çerçevede cereyan etmektedir. Partiler arasındaki ayrılıklar hedefleri noktasındadır. Ancak bu ayrılıklarda günümüzde kendi parti mensuplarına kredi,teşvik,nüfuz suistimal sağlamak noktasında birleşilmesi sonucu neredeyse kaybolmuştur. Kağıt üzerinde birbirinden çok farklı hedefleri deklare etmiş partilerin devlet imkanlarını parselleme konusundaki mutabakatlarına dayalı birlikteliklerine devam konusunda kendilerini paralarcasına gayret etmeleri bu durumun açıkça görülmesini sağlamaktadır. Böylesi çamurlu bir siyaset meydanında kendisine yer bulmak isteyen ... gibi İslami hassasiyetlere sahip bir kadronun öncelikle ülkü ve hedeflerine ulaşılmasını sağlayacak politikaların yürütülmesine kendisini adayacak kadroların yetiştirilmesini sağlamak olmalıdır. Tek başına seçim başarısı inançlı bir kadro hareketini gerçekleştirme potansiyeli olmayan bir partinin ideal ve hedeflerine ulaşmasına yetmez. "Adam yetiştirme" faaliyetlerinde belirli bir yöntem geliştirmeden iktidara gelecek bir misyon partisi, hiçbir zaman misyonunun gerektirdiği hedeflere ulaşamayacaktır.
|