Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hikmet kavramı üzerine
MesajGönderilme zamanı: 05.02.11, 17:50 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 13.09.10, 19:32
Mesajlar: 90
Hikmet kavramı üzerine

ABDULLAH BENLİCE

benlice37@hotmail.com

05.02.2011

Hikmet kelime olarak ‘insanın, mevcudatın hakikatlerini bilip, hayırlı işleri yapmak’ sıfatına denir. Allah’a ait bir sıfat olarak da “her şeye bir gaye ve maksat yerleştirmek, her şeyi mânâlı kılmak, eşyaya güzel ve hayırlı neticeler takmak” tamamı ile hikmet kapsamında olan şeylerdir.

Hikmet, kelime anlamı olarak, başka bir açıdan; “sözde ve davranışta tam ve doğru isabet, lâfzı az, mânâsı engin söz; Kur’ân’da Allah’ın peygamberlerine ve seçkin halis kullarına nasip ettiği derin anlayış kabiliyeti” gibi çok çeşitli anlamlarda kullanılabilen geniş kapsamlı bir kavramdır. Müfessirler, hikmete otuzdan fazla mânâ vermişler. Her meslek ve meşrep sahibi kendi mesleğine uygun mânâlar vermiş. Meselâ; fıkıh ilminde hikmet, “helâl ve haramı bildiren bir ilimdir” diye tarif edilmiş. Tasavvuf âlimlerine göre hikmet, “ledün ve manevî sırlar” olarak tarif edilmiş. Bazı âlimler hikmetten kasıt “Peygamberimiz’in (asm) sünneti” demiş. “Hikmet, faydalı ilim ve peygamberlik anlamına da gelir” denmiş. Filozoflar hikmeti “felsefe” olarak izah etmiş. Elmalılı Hamdi Yazır ise: “Hikmet; faydalı ilim ve salih ameldir.” diye tanımlamış.

Kur’ân’da ise hikmet, mânâsı en geniş ve zengin bir kelimedir. Kur’ân’da 99 defa geçmektedir. 46 defa Allah’ın Aziz ismi ile, 36 defa da Alîm ismi ile beraber geçmektedir. Kur’ân’ın bazı âyetlerinde “bilgi”, bazı âyetlerinde ise “peygamber” mânâsına gelmektedir.

Üstad Hazretlerinin Yirmi Beşinci Söz’de Kur’ân hakkında yaptığı bir dizi tariften birisi de şudur: “Şu kitabı kebîri kâinatın bir tercümei ezeliyesi…” Yani, “bu kâinatı kim ve niçin yaratmıştır ve bu âlem ve içindeki eşya ne gibi mânâlar ifade ediyor?” sorularının en mükemmel cevabı Kur’ân-ı Kerim’dedir. Bu hikmet kudsîdir. Zira, kâinattan Allah namına ve onun esmâsı hesabına bahsetmektedir. İşte kâinata bu şekilde bakıldığı zaman, yani mânâi harfî nazarıyla bakıldığında, hikmetli olan o Kur’ân’a, o kâinata, hikmete uygun bir bakış yapmış olmaktayız.

Üstad Hazretleri yine İşârâtü’l İ’câz’da hikmete bütün bu mânâları kuşatan bir mânâ daha vermiştir. İnsandaki akıl kuvvetinin vasat mertebesine hikmet demiştir. İnsan aklının üç mertebesi vardır: Birisi tefrit mertebesi olan gabâvettir. Bu mertebede akıl hiçbir şeyden haberi olmayacak kadar işlemeyen ve çalışmayan bir durumdadır. Ne hakkı, ne bâtılı idrak edemeyecek bir hamakat derecesidir. İkincisi, ifrat mertebesi olan cerbezedir. Bu mertebede ise akıl hakkı batıl, batılı hak gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya sahiptir. İnsanları ekseri dalâlete atan ve saptıran insanlar, bu cerbeze mertebesinde olan dâhî derecesindeki kâfirlerdir. Diğeri ise vasat olan hikmettir. Akıl bu mertebede hakkı hak bilir ona tâbi olur, batılı batıl bilip ondan uzak durur.

Üstad Hazretlerinin bu hikmet tarifi diğer müfessirlerin tanım ve tarifinin üstünde bir çatı gibi durup hepsini içine alıyor. Meselâ; gözün hikmeti, görmektir; gayesi ise görülen şeyler üstünde tecellî eden Allah’ın isim ve sıfatlarını tefekkür etmek ve kullukta bulunmaktır. Aklın hikmeti, eşyanın arka cephesinde duran mânâları okumaktır, gayesi ise o eşya üstündeki tevhide işaret eden delilleri tefekkür ile okuyup Allah’ın isim ve sıfatlarını istihsan ve tesbih etmektir. Kalbin hikmeti, kâinatın küçük ipuçları ile işaret ettiği sonsuz güzellik sahibi olan Allah’ı sevmek ve ona perestiş etmektir.

http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=4029


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hikmet kavramı üzerine
MesajGönderilme zamanı: 09.02.11, 07:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 22.12.10, 12:15
Mesajlar: 91
Alıntı:
Üstad Hazretleri yine İşârâtü’l İ’câz’da hikmete bütün bu mânâları kuşatan bir mânâ daha vermiştir. İnsandaki akıl kuvvetinin vasat mertebesine hikmet demiştir. İnsan aklının üç mertebesi vardır: Birisi tefrit mertebesi olan gabâvettir. Bu mertebede akıl hiçbir şeyden haberi olmayacak kadar işlemeyen ve çalışmayan bir durumdadır. Ne hakkı, ne bâtılı idrak edemeyecek bir hamakat derecesidir. İkincisi, ifrat mertebesi olan cerbezedir. Bu mertebede ise akıl hakkı batıl, batılı hak gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya sahiptir. İnsanları ekseri dalâlete atan ve saptıran insanlar, bu cerbeze mertebesinde olan dâhî derecesindeki kâfirlerdir. Diğeri ise vasat olan hikmettir. Akıl bu mertebede hakkı hak bilir ona tâbi olur, batılı batıl bilip ondan uzak durur.

Üstad Hazretlerinin bu hikmet tarifi diğer müfessirlerin tanım ve tarifinin üstünde bir çatı gibi durup hepsini içine alıyor.


ne çatı, ne çatı

Akl-ı cüz', akl-ı kül, akl-ı meâd, akl-ı maâş, akl-ı evvel kavramlarının ne anlama geldiğini bilen,, heralde ifrat ve tefrit arasında aklı değerlendirip bu noktada hikmet kavramı ile bir bağıntı kurmaz. Kafirlerde akıl olmadığını bilmeyen, aklın kalpte bir nûr olduğunu bilmeyen,, işte böyle tasavvuf irfân mîrasından bî haber, hüdâyı nâbit (vetâ mantar gibi) yorumlar yapar.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye