Sadrettin Muhammed B. İshak Konevi
Ali Osman Koçkuzuosmanbey1@hotmail.com02 Mart 2010
Selçuklu devletinin idari teşkilatına yakın, bir çok dış görevde bulunmuş bir babanın oğlu olan Sadrettin (Konya’daki söylenişi ile Şıh Sedrettin) Konevi Malatya’dan şehrimize gelen alimlerden biridir. Onun kimliği, hayatı, eserleri, fikirleri ilim dünyasını ilgilendirmiş, az veya çok üzerinde çalışılmış, ama bütün bu alanlar, her asır için yeniden çalışılması gereken bir önemli konu olarak kalmıştır. Şehrimizde de gerek üniversite ve gerekse belediyelerin çalışmaları olmaktadır. Bilindiği gibi MEBKAM kısa adıyla anılan bir kurum, Konevi ve emsali büyüklerin araştırılması için faaliyetleri bir merkeze teksif eden, Meram Belediyesine bağlı bir kültür kuruluşudur.
Bizim düşüncemize göre, altmış beş seneden bu yana, bir takım gayretler, plansızlık ve hedefsizlik yüzünden, beklenen köklü sonuçlardan mahrum kalmıştır. Mesele, bu sahalarda ilmi faaliyet gösterecek, gerekirse bütün ilmi mesaisini bu alana tahsis edecek, ehliyetli kişiler yetiştirmeğe ihtiyaç vardır. Kısa dönemler için, gösterişli, dışa dönük, bol ses çıkaran faaliyetlere göre, sözünü ettiğimiz eylem daha sağlam, temel teşkil eden, üzerine bina imkanı olan bir karakter arz etmektedir. Diğer geçici faaliyetler yine yapılabilir; belirli bir asalet ve güzellik, makulluk ölçüsünde. Bunun da yolu, üniversitelerin ve özel ilmi kuruluşların, öğrencilere burs tahsis ederek, bu alana teşvikleri ile mümkün ve semereli olacaktırır. Sözünü ettiğimiz zamandan bugüne böyle faaliyetler olsa idi, bugün Türkiye’de, özellikle de İstanbul’da ve Konya’da yüzlerce Sadrettin Konevi uzmanı ve Yedinci Asır Anadolu Fikir ve Tasavvuf Hareketleri mütehassısı yetişirdi. Günümüzde dünyada da bu alanın mensupları azdır, hemen hemen aynı plansızlık oralarda da yaşanmıştır.
Bu alan sadece Tarihçilere ve Tasavvuf alanında çalışanlara has sanılmamalıdır. Bu noktada en önemli mesele, sahada çalışacak kimselerin, önce İslam İlimleri uzmanı olmaları gerekmektedir. Ondan sonra, Sadrettin Konevi’de; felsefe, din ilimleri, tarih, tasavvuf, ahlak vb. çalışılabilir. Konevi önce bir din âlimidir. Onu bir müfessir, bir muhaddis, bir fakih ve bir İslam mütefekkiri olarak bilme zarureti vardır. Ondan sonra; tasavvuf yönü ile ilgilenecek kişi, dini ilimler uzmanlığına ek olarak, tasavvuf ve onun tarihini, şahıslarını, literatürünü ve önemli problemlerini bilecek ve bunun üzerine de Sadrettin Konevi oturtulacaktır. Bu sahada bir de Doğu Batı İslam ilimleri kıyaslaması ve her iki iklimin önemli kişilerinin, eserlerinin ve özelliklerinin tanınması gereklidir.
Yaygın bir söylenişe göre Konevi, İbn Arabi Muhyiddin hazretlerinin şarihidir. Meseleye bakılınca, onbinlerce sayfa yazmış ve anlaşılır yazmış bir alimin eserlerini sekiz on parça küçük kitapla açıklandığı iddiası, yeniden gözden geçirilmesi gereken bir hükümdür. Belki de üstünkörü söylenmiş ve yayılmış bir sözdür.
Biz Konevi’ye baktığımız zaman, onun yazılarını İbn Arabinin yazıları kadar rahat anlayamıyoruz. Yani, İbn Arabiden şayet bir fikir alınmış ise, Sadrettin Konevi'de daha da kapalı hale gelmiş, adeta bilmece olmuştur. Bu fikrimizi iyice anlatabilmek için bu zatın Konya’da Cuma geceleri okutulmakta olan iki eserinin durumunu arzedelim.
Bilindiği gibi MEBKAM, bu çalışmayı başlatmış, nöbetle bir tefsir, bir hadis şeklinde bir öğretim dönemi çalışma yapılmıştır.
Gerek Kırk Hadis adlı eser ve gerekse, İ’cazü’l-Kur’an adlı Fatiha tefsiri, bir takım yan bilgileri ve çalışmaları gerekli kılacak bir kapalılıkta müşahede edilmiştir. Açıklanmağa çalışılan bir ayet ve bir hadis için; önce geniş bir hazırlık konuşması gerekmektedir. Burada dinleyicinin, Konevi’ye kadar o alanda olup bitenlerin bilmesi gerektiği için, hazırlık konuşmasına ihtiyacı vardır. Bazen küçük bir mesele, saatlerde açıklamayı gerekli kılmaktadır. Yani
herkesin zannettiği gibi konuları Konevi şerh etmiş değil, aksine kısa cümleler ile adeta “bilmece” tarzında kaleme almıştır. Ortaya şöyle bir durum çıkmaktadır; okutan ve dinleyen, parça parça her noktayı ele alıp, evvelini sonunu, sağını solunu, üstünü altını anlatmak durumundadır. Yoksa isteğin hasıl olması mümkün değildir. Bu da bir saatlik, bir buçuk saatlik bir zamana sığmamaktadır.
Şimdilerde kullanılan bir deyişle “KONEVİ OKUMALARI” yıllar alan bir gayreti ve alt çalışmayı gerekli kılmaktadır. Genç ilim mensupları için bu alan fevkalade çekici ve bir ömür boyu üzerinde durulması gereken bir konudur. Buraya sevgi ile vakit ayıracak; önce dini ilimlerde uzman ve doktora sahibi olacak, sonra da, tarih, tasavvuf, felsefe, ahlak, hadis, tefsir, fıkıh gibi bir alanda Konevi araştırması yapacak gençlere ihtiyaç vardır. Sahayı seven, İslam ilimlerinde doktora yapan, sözü edilen bilim dallarından birinde Sadrettin Konevi'yi tanımağa çalışacak olan kişilere mali destek ve ilmi danışmanlık şarttır. On-onbeş yıl içinde bu iş yapılırsa, henüz hayatta olan birçok insandan yardım alma imkânı mevcuttur.
Konevi’ye, İbn Arabiye, üzerlerinde çalışacak kardeşlerimize ve bütün Müslümanlara başarı, rahmet ve İlahi ğufran dilemek görevimizdir.