RABBANÎ MEKTUB - 299
(Abdulkadir AKÇİÇEK Tercumesi)
299. MEKTUP
MEVZUU : a) Taziye. b) Kazaya razı olmaya delâlet.. c) Taun hastalığı sonunda ölümün faziletini beyan. Bundan kaçmanın dahi, askerden kaçmak gibi büyük bir günah olduğu..
***
NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Şeyh Ferid Rabholi'ye yazmıştır.
***
Allah"a hamd olsun. Salât ve selâm onun Resulüne.. Sizlere dahi dualar etmekteyim.
***
Mübarek mektubun bize ulaştığı malum olsun. O mektupta başa gelen musibetler dahi beyan edilmiş.. (Bu arada bir âyet meali:)
— «Biz, Allah içiniz; ona döneceğiz.» (2/156)
Yaraşan iş, sabır ve tahammüldür. Kadere de razı olmak gerek..
Bu manada bir şiir:
Döndürmez senden beni gelen eziyet; Berekettir bana dosttan gelen zillet..
***
Bir başka âyet-i kerimede ise. Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu:
— «Size bir musibet gelirse, ellerinizle kazandığınızdır; bununla beraber, (Yüce Allah) çoğunu affeder.» (43/30)
Bir diğer âyet-i kerimede ise, Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu:
— «İnsanların elleri ile ettikleri işler sebebi ile, denizde ve karada fesat zuhura geldi..» (30/41)
Bu veba hastalığında; amellerimizin şumluğundan dolayı, bizlerle ihtilatları sebebi ile sığırlar dahi öldü.
Erkeklerden daha çok kadınlar öldü; halbuki, insan nev'inin bekası ile, onların varlığı daha alâkalıdır.
O kimse ki, bu veba hastalığından kaçıp kurtuldu; toprak onun hayatına olsun. O kimse ki, bu hastalıktan kaçmaz ve onun sebebi ile ölür; ona mübarek olsun. Kendisine şehadet müjdesi vardır.
Şeyh'ül-İsîâm İbn-i Hacer, BEZL-I MAUN FİFAZLİ TAUN isimli eserinde kesin olarak şöyle anlattı:
— Taun hastalığı ile ölene sorgu yoktur. Zira o, harp meydanında düşman tarafından katledilen gibidir. Taun hastalığında:
— Ancak, Allah-ü Taâlâ'nın kendisine yazdığı başına gelecek..
Diye inanıp biîsn ve sabırla bekleyen, o sırada taun hastalığında.başka bir hastalıkla ölse dahi aynı hükme tabidir; âhiret fitnelerine uğramaz. Zira onun durumu dahi askerde nöbet bekleyen gibidir.
Bundan başka Büyük Şeyh Süyutî dahi, ŞERH-İ SUDUR Bİ-ŞERH-İ AHVAL'İL-MEVTA VEL-KUBUR kitabında üstteki manayı anlattı. Sonra şöyle dedi:
— O mana, bu hususta bir hüccettir.
O kimse ki. o hastalıktan kaçmayıp bekler ve ölmez; gaziler ve mücahitler cümlesinden, sabırlılar, müpteliler zümresinden sayılır.
Her şahsın, belli zamanda gelecek eceli vardır: bunda ne takdim vardır, ne de tehir.. Ondan kaçanlardan çoğunun selâmeti, ecellerinin gemleyişindendir; firar, onları ölümden kurtarmış değildir. Sabırla bekleyip ölenlerin pek çoğu dahi, ecelleri geldiği için ölmüşlerdir. Aslında ne kaçmak onları ölümden kurtarabilir; ne de orada kalmaları onları öldürür.
Anlatılan manada bir firar, harp zamanı askerden kaçmak gibi büyük bir masiyettir. Yine bu durum, Yüce Allah'ın bir mekri olup kaçanlar kurtulur; kalanlar ölür. Dolayısı ile şu âyet-i kerime ile anlatılan mana zuhura gelir:
— «Onunla çoklarını hidayete erdirdiği gibi, çoklarını dalâlette bırakır.» (2/26)
Sabrınızı, tahammülünüzü ve Müslümanlara imdad ve yardımınızı duyduk. Allah-ü Taâlâ sizi hayırla mükâfatlandırsın. Çocukların terbiyesinde kalbinize darlık vermesin. Onların eziyetlerine tahammül versin. Bunun üzerine bolca ecir ihsan eylesin.
Bundan daha fazla ne yazayım?.
Vesselam..
***
|