4. Hikmet Hoş gâipten kulağıma ilham geldi; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Bütün ulular toplanıp gelip armağan verdi; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmiiki yaşta fâni oldum; Merhem olup gerçek dertliye deva oldum; Sahte âşık-gerçek aşığa tanık oldum; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ey dostlar, yaşım yetti yirmiüçe Yalan dava, ibadetlerim tamamı boş Kıyamet günü neyleyim çıplak, şaşı O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmidörde girdim, Hakk'tan uzak Ahirete varır olsam, hani hazırlık Öldüğümde toplanıp vurun yüz bin sopa O sebepten Hakk’a sığınıp geldim ben işte.
Cenazemin arkasından taşlar atın; Ayağımdan tufup sürüyerek kabre götürün "Hakk'a kulluk kılmadın"deyip çekiştirip tepin O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Günah ile yaşım yetti yirmi beşe Sübhan Rabbim, zikr öğretip göğsümü deş; Göğsümdeki düğümleri sen kendin çöz; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmialtı yaşta sevda eyledim Mansur gibi cemal için kavga eyledim Pirsiz yürüyüp dert ve sıkıntı peyda eyledim O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmiyedi yaşta Pir'i buldum; Her ne gördüm perde ile sırrı örttüm Eşiğine yaslanarak izini öptüm; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmisekiz yaşta âşık oldum Gece yatmayıp, mihnet çekip sâdık oldum; Ondan sonra dergâhına lâyık oldum; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Yirmidokuz yaşa girdim, halim harab Aşk yolunda olamadım misali toprak Halim harab bağrım kebab, gözüm dolu yaş O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Otuz yaşta odun eyleyip yandırdılar Bütün ulular toplanıp dünyayı bıraktırdılar Vurup, çekiştirip dünya derdini bıraktırdılar O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Kul Hoca Ahmed dünyayı bıraksan, işin biter Göğsündeki çıkan âhın Arş'a yeter; Can verirken Hakk Mustafa elini tutar O sebepten Hakk’a sığınıp geldim ben işte.
_________________ "Bismillah dep beyan eyley hikmet aytıp Taliblerge dürr ü gevher saçdım mena..."
Hazret-i Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî [ Qaddesallahu Teala Sırrahul-Azîz ]
|