Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 22 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak el-SAHHAF -Q-
MesajGönderilme zamanı: 07.02.10, 21:46 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 904
Muzaffer Ozak Hz.nin cenazesinin tekfini sırasında yaşan bir hadise:



07.24 dk.dan sonra..

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak el-SAHHAF -Q-
MesajGönderilme zamanı: 11.02.10, 16:24 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 480
Alıntı:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'i on yedi defa manada görme şerefine nail oldum.

Hz. Musa, Hz. İsa ve Hızır Aleyhisselamları birer kere gördüm.

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Ali ve Hz. Fatıma'yı ikişer kere, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimizi birer kere, Hz. Pir Nureddin Cerrahi'yi de iki kere manada müşahede ettim.


Tasavvuf tarihinden bu tür kayda geçmiş "alem-i ervahdaki kudsi şahsiyetler" ile "yerüstünde yaşayan evliyaullah"ın mülakatları bir araya getirilip yayınlanmalıdır. Bu şekilde "materyalist saldırı" ile iğdiş edilmiş müslüman kalblerine bir yol açılması umulur...

(Tevafuk: Ardarda iki günde alem-i bekâya göç eden iki aziz mürşidimizin alem-i mânâ ile irtibatlarını gösteren iki hali kendiliğinden önüme geldi ve nazara verildi. Himmetleri hâzır olsun...)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak el-SAHHAF -Q-
MesajGönderilme zamanı: 12.02.10, 13:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 480
raber yazdı:
bir de kitaptan eklemek istediğim bölümleri baştan yazmam mı gerek kolay bi yolu varsa söyleyebilir misiniz?


Scanner (tarayıcı) ile taradıktan sonra düzeltmeleri yapıp eklenebilir.

Fakat bu da yazmak kadar zaman alan bir iş...

En iyisi çok önemli noktaları işaretleyip mesaj yazarak aktarmak olur sizin için...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak el-SAHHAF -Q-
MesajGönderilme zamanı: 01.04.10, 05:37 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 01.04.10, 00:05
Mesajlar: 218
Alıntı:
(Tevafuk: Ardarda iki günde alem-i bekâya göç eden iki aziz mürşidimizin alem-i mânâ ile irtibatlarını gösteren iki hali kendiliğinden önüme geldi ve nazara verildi. Himmetleri hâzır olsun...)


Ne güzel bir reçete...İnce zekanıza hayran kaldım.Bu tür hayr yollarında tefekkür edip bizim için bir hizmet vesilesi oluşturduğunuz için teşekkür ederim.

_________________
Ne Dervişlikte, ne Şeyhlikte, ne İmamlıkta iş yok... İş, Allah'ın rızasını kazanabilmekte!.. İş, Allah'ın rızasını kazanabilmekte!.. İş, Allah'a kul olabilmekte!..(MZK)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak el-SAHHAF -Q-
MesajGönderilme zamanı: 10.01.11, 15:32 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 23:16
Mesajlar: 122
Resim

Ressam Erol Akyavaş’ın Şeyh Muzaffer OZAK Tarafından Yorumlanan Bir Düşü

Düş notu:

Alıntı:
“Çöl veya tarla gibi boş bir yerdeyim. Derken çok büyük çınar misali bir ağaç beliriyor. ‘Allah, Allah! Bu da nerden çıktı!’ diye ağaca bakarken, birden ağaçta bir parıltı, bir cisim, bir vücut beliriyor ve ağaçtan bir şey alıp, benim önüme süzülüp geliyor. Rüyamda korkuyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Derken o parlak vücut bana doğru bir şey uzatıyor ve “Korkma! Al.” diyor. Bir defa söylüyor, fakat çok net ve kesin. Daha çok korkuyorum ve bana uzattığı şeye bakıyorum. Göremiyorum, zira o an gözüme ayna tutulmuş gibi dayanılmaz, dehşetli bir parlama geliyor. Ve uykudan gözüm kamaşarak veya gözüm kamaştığı için uyanıyorum.
Bu kadar. Yataktan fırladım, kalktım. Allah, Allah diyerek. İlona tabîi kalktı ve ‘Herhalde son zamanlarda bu nevi okuduğun kitapların tesiriyledir.’ dedi.

Herhalde öyledir, dedim ama pek rahatsız, pek karışık bir haldeydim. Sabah 8:30-9:00. O vakte kadar hayatımda rüya tabiri yaptırmadım ve böyle şeyleri de hurafe olarak kabullenirdim. Derken aklıma Amerika’dan da tanıdığım, beni seven, Halvetî/Cerrahî şeyhi Muzaffer (Ozak) Efendi’nin sahaflardaki dükkanına gitmek geldi ve saat 10’da oradaydım o sabah.

Daha kapıyı açıp girer girmez Muzaffer (Ozak) efendi “Gel bakalım! Anlat şu rüyanı!” deyince şaşırıp donup kaldım. Dükkan pek kalabalıktı. Usulca anlattım. Dinledi. Etrafa dönüp “Bakın, sizler de dinleyin. Böyle hayırlı rüya az bulunur” deyip, bana bir kere de hazirûn için tekrarlattı ve “Yapmak istediğin, cüret edemediğin bir şey var onu yap. Emr-i ilahi budur. Emrediyorlar sana. Yap!” dedi. 2-3 senelik araştırmam sona gelmişti artık.”


Ressam Erol Akyavaş, bu rüya yorumundan sonra Miraç ve Hallac-ı Mansur konulu bir seri "İslâmî" resim yapmıştır.
Resim

Enis Batur’un “Erol Akyavaş’ın Bir Düşü Hakkında Ön Çıkma”sının yanında yayınlamıştır.

KAYNAK: Sanat Dünyamız 72. Sayı,
Enis Batur; “İmleri Kim Dinler?”


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak (kuddise sırruh)
MesajGönderilme zamanı: 13.02.11, 11:12 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 23:16
Mesajlar: 122
13 Şubat 2011 (bugün)

Vuslat Yıldönümüdür.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak (kuddise sırruh)
MesajGönderilme zamanı: 23.01.12, 08:39 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 23.01.12, 08:37
Mesajlar: 3
Muzaffer Efendi Hazretleri'nin cenaze namazını Gönenli Mehmed Efendi kıldırmıştır! Kameraya alınmış görüntüler var. Kimse, kimseye iftira atmasın.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak el-SAHHAF -Q-
MesajGönderilme zamanı: 23.01.12, 08:50 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 23.01.12, 08:37
Mesajlar: 3
Ebu Hamza yazdı:
mahmud efendi hazretleri kıldırmışdır .lakin bu hata pek çok sitede yapılmakdadır.ama bilerek ama değil.neyse..

vesselam.


Bir tarafınızdan uydurmayın. Cenaze namazı görüntülerinde Gönenli Mehmed Efendi var. İftira atıyorsunuz.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak (kuddise sırruh)
MesajGönderilme zamanı: 29.07.13, 11:24 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 23:16
Mesajlar: 122
Shems Friedlander’in Kaleminden Muzaffer Ozak’ın Vefatı ve Cenaze Töreni

(…)

Şeyhim göçtü... Günler, haftalar ve aylar onsuz geçip gidiyor. Muzaffer Efendi bu dünyada zuhur etmiş muhteşem bir insandı. Onu çok özlüyorum. Efendi’yi düşündüğümde görüyorum ki onun vefatını her birimiz bu haberi aldığımızda her ne hâlde idiysek, nasıl işittiysek, takip eden günler ve haftalarda neler yaşadıysak öylece algıladık. Ben kendi tecrübemi sizinle paylaşmak istiyorum. Onun âşıkları haberi aldıkları o kara çarşamba günü nasıl büyük bir şoka girdilerse ben de o şoktan nasibimi aldım. Kendisini İstanbul'da daha iki üç hafta kadar önce görmüştüm ve sıhhati gayet yerinde gibiydi. Yeni bir kahverengi takım giymiş ve herkesi büyük bir neşe içinde selamlamıştı. Gayet dik oturmuş, çok iyi görünüyordu.
Senelerdir olduğundan daha sağlıklı göründüğünü düşünmüştüm. Ve o gece muhteşem bir zikir ayini icra edilmişti.
Onu son görüşümden birkaç hafta sonra bir telefon geldi; Muzaffer Efendi göçmüştü. Bilenler hatırlar; birkaçımız yurt dışından gelerek yetişmeye çalıştık. Saatler süren seyahat ve havaalanlarında bekledikten sonra İstanbul’a vardık. Doğruca tekkeye gittik. İşte orada, Pir Nureddin Cerrahi Hazretleri'nin ayakucundaki tabutta Efendi, Efendim vardı. Az kişiydik. Tabutu açtılar ve Efendimin cemal-i şerifine baktım. Senelerce tanımak bahtiyarlığına erdiğim
o daim hayal ve neşe dolu adam oracıkta hareketsiz yatıyordu. Gözleri kapalıydı, ama dudaklarının kenarında bir tebessüm izi vardı. Hepimiz fiziki beden olarak kendimizi normalden çok daha küçük hissettik orada. Baktık da baktık... Sonra tabut kapatıldı.
Bu dediğim, perşembe gecesiydi.
Bundan sadece iki gece evvel Efendi Hazretleri ailesiyle evinde -devlethanesinde- mutlu bir akşam geçirmiş. Salıyı çarşambaya bağlayan* o gece saat 2 gibi vitir namazını kılıyormuş Efendi. Bir ses duyan Bacı Valide Hazretleri odaya girdiğinde bir şeylerin
yolunda olmadığını anlamış ve hemen, yakında oturan biraderini aramış. Ardından Efendi’nin başhalifesi olan Safer Efendi'yi (Dal) aramış. Safer Baba da o gece rahatsızmış, fakat hemen giyinerek o Şubat soğuğunda Efendi’nin devlethanesine gitmiş. Bu telefon görüşmelerinden sonra Bacı Valide odaya döndüğünde Efendi'nin nefes almakta zorlandığını görmüş ve Efendi üç derin nefesle üç kere "La ilahe illallah" diyerek ruhunu teslim etmiş.
Kayınbiraderi gelince Efendi'yi ayıltmaya çalışmış. Ağzının önüne ayna tutarak nefes alıp almadığını kontrol etmişler. Almıyormuş. Zaten az sonra bir doktor gelerek durumun ümitsiz olduğunu söylemiş. Safer Baba o sırada gelmiş ve Efendi’nin yanına, yere uzanmış. Kemal Baba ve Necdet Baba gelince de naaş-ı mübareğini Karagümrük'teki tekkeye götürmüşler. Orada yıkamış, hazırlamış -teçhiz ve tekfin etmişler- kendisini perşembe günü
içinde gördüğümüz tabuta koymuşlar.
Ertesi sabah saat 10'da üç yüz civarında kişi tekkede toplandı. Tabutu, o sade ahşap kutuyu, eski meydandan alarak bahçeye çıkarıp Fahreddin Efendi'nin penceresinin önüne koyduk. Nice vakit dua ve niyazdan sonra dervişler tabutu kaldırıp küçük taş koridordan sokağa çıkardılar. Hava çok soğuktu, kar yağıyordu. İstanbul'un dolambaçlı arka sokaklarından yürüdük. Hepimiz tabutu sırayla taşıyorduk.
O arka sokaklardan Fatih Camii'ne varmak yarım saatimizi almış olmalı. Efendi'yi dışarıda bırakarak hepimiz cuma namazı için camiye girdik. Namazdan sonra camideki herkese dışarı çıkabilecekleri ve cenaze namazına iştirak edebilecekleri söylendi. Nasıl olduysa o bizim üç yüz kişilik kalabalığımız taşarak binlerce kişi olmuş, camiye bitişik o muazzam ön bahçe tamamen dolmuştu.
Dervişler tabutu tekrar kaldırarak küçük girişten geçip caminin bahçesine soktular. Çok kalabalıktı, hareket etmeye imkân yoktu. Sanki dev bir dalga bizi ileri doğru bıraktı. Binlerce kişi tabutun peşinden tekkeye geldi. Tabutu takip ederken geriden sadece üstündeki tac-ı şerifi görüyorduk. Efendi sanki yine önden yürüyor, bize yol gösteriyordu. Kortejin güzergâhındaki bütün cadde ve sokaklar polis tarafından araç trafiğine kapatılmıştı. İnsanlar pencerelerden ve kenarlardan seyrediyordu. Yüzleri dahi plastik korumalarla örtülü olan çevik kuvvet polisleri, tekkeye girip çıkan büyük kalabalığı kontrol altında tutarken taşıyıcılar tabutu içeri soktular. Bu kadar çok insanın olduğu yerde her şey olabilir.
Bir gece önce tekkede Fahreddin Efendi'ye çok yakın bir yere bir mezar kazılmıştı. Girebilen herkes o küçücük yere doluştu. Dervişler Efendi'nin naaş-ı latifini tabuttan alarak yerine yerleştirdiler. Sonra tahtalarla üstünü kapatıp toprakla sırladılar. Ahşap plakalar koyduktan sonra da üstüne beton döktüler. Tekkenin diğer bir kısmına giderek iki üç saat çimentonun kurumasını bekledik. Kuruyunca döndük ve ahşap sandukayı betonun üstüne yerleştirdik. Sırma işlemeli, İsm-i Celalli, katlanmış örtüleri de sandukanın üstüne örttük. Sandukanın baş tarafına Efendi'nin tac-ı şerifini koyduk ve yirmi kişi zikrullah yaptık. Bir saat boyunca orada, mürşidimizin kabr-i şerifinin başında durarak İsm-i Celâl okuduk.
Safer Baba bana şöyle bir zuhurat aktarmıştı. Fahreddin Efendi'nin gençliğinde, henüz, peder-i âlileri Muhammed Rızaeddin Yaşar Efendi Hazretleri şeyh iken, Saray mensuplarından bir Cerrahî dervişesi olan İnci Kalfa vefat etmiş ve evvelden türbeye gömülmek ricasında bulunmuş. Defni esnasında da Moravî Muhammed Emin Efendi Hazretleri'nin hemen bitişikte bulunan kabir duvarı çökmüş ve kabr-i şerifi açılmış. Muhammed Emin Moravî Hazretleri, iki
yüz sene önce halvette vefat etmiş ve çözemedikleri için öylece, dizüstü oturur hâlde defnetmişler hazreti. Rızaeddin Yaşar Efendi kabre girmiş. Hazretin zaten açıkta olan mübarek başına ek olarak sağ elini de kefenden çıkarmış ve Fahreddin Efendi dâhil üç yüz civarında derviş sırayla kabre inip elini öpmüş, hazreti ziyaret etmişler. Sakalı ve bedeni, tıpkı kabre ilk konulduğundaki gibi duruyormuş. Hiçbir değişiklik yokmuş. Teni, birazcık balmumu rengi kesbetmiş. Muhammed Emin Moravî Hazretleri, Muzaffer Efendi'yle türbede yakın yatıyorlar.

*12 Şubat Salı’yı 13 Şubat Çarşamba’ya bağlayan gece, 1985 senesi.(Ç.N.)
Shems Friedlander, "Toynak Sesini Duyunca Zebra Gelsin Aklına, Sufi Kitap,
s.32-35.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cerrahi şeyhi Muzaffer Ozak (kuddise sırruh)
MesajGönderilme zamanı: 17.01.14, 10:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 480
Rahmetullahi aleyh..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 22 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye