Kayıt: 15.12.08, 02:19 Mesajlar: 275
|
Cat Stevens’a ne oldu?
Handan Öz handan.oz@gazeteport.com 12.08.2009 “Cat Stevens Roadsinger albümüyle Yusuf İslam kimliğinden uzaklaşıp geri döndü” diyordu gazetenin birinde.
Dış gözle bakıldığında birçoklarının gördüğü buydu tabii... kimliğinden uzaklaşıp geri dönmek!
Peki, meselenin aslı bu mudur gerçekten? HAYIR!
Cat Stevens’a ne olduğunu ancak aynı yolun yolcuları bilir diğerleri için bu süreç yabancıdır, sırdır. Dış dünyadan bakanın tek referans noktası vardır. Bu nedenle neyi nasıl ve neden sadece o şekilde gördüklerini yol ehli anlayabilir. Aslında salik/ışık eri oyuna 2-0 galip başlar; olayların hem içe hem de dışa bakan yönünü bilmektedir.
Tasavvuf’a göre “asıl vatan”dan kopup dünyaya değen ruhlar gurbet acısıyla yaşar, sürekli vatana dönme arzusuyla yükselmeye, ehadiyete (birliğe) vasıl olmaya çalışır.
Yol engebelidir, deniz dalgalı. Yolculuk tek kişilik. Bir kez aşk ateşi düştümüydü salikin gönlüne tüm engeller her ne pahasına olursa olsun aşılır. Çünkü vuslat anının tecrübesi herşeye değer.
Eş-dost, yar,ana-baba, evlât, meslek, ün, para ve çevreden tek kalemde vazgeçilir illâki asıl vatana ulaşılır.
Yol ehilinin bütün yaşamı bu mücadelenin toplamıdır. O hem herkesledir, hem hiçkimse ile. Hem herkes gibi görünür hem de hiçkimseye benzemez. Yaşantısındaki çalkantılar dış dünyadakiler için bir felâketler silsilesi gibi algılansa da salikler bunun kavuşma sürecinin bir parçası olduğunu bilir. Işık erinin derdi maşuk ile aradaki perdeleri kaldırmaktır. Perdelerin en kalını kişinin kendi benliğidir, nefsidir.
Nefs temizliği kendi içinde yedi aşamadan oluşan başlı başına bir süreçtir. Namaz ayrı bir süreçtir. Kendi bedeninde yürek, kalb, gönül, sırr, sırrın sırrı gibi evreleri tecrübe etmek ayrı bir süreçtir. Bazen bu basamakları geçiş yıllar alabilir, bazen de bir an.
1976’da Malibu kıyılarında geçirdiği boğulma tehlikesi sırasında kurtulması halinde “artık Allah’a hizmet edeceği” sözünü veren Yusuf İslam için bu deneyim aslında Nefs-i Emmare’den Nefs-i Levvame’ye yani azgın nefisten pişmanlık duyan nefse bir sıçramadır. İnsanı hayvan derecesinde tutan her türlü şehvete baş kaldırıp, o güne kadar yapılan her türlü kötülükten pişmanlık duyup arınma isteği.
Elbetteki Cat Stevens’da diğer yolcular gibi ağır imtihanlardan geçti, geçecek; sevgisi, isteği, bağlılığı binlerce kez sınandı, sınanacak.
Yoldaki anlık buluşmalar, ilahi hazlar gelip geçici değerlerin çok ötesindedir. Önce kısa süreli “haller” de yaşanan uhrevi tad daha sonra salik tecrübede ilerledikçe “makamlar”a dönüşür. Işık erinin yüzüne zamanla dinginlik, bakana huzur veren nur yerleşir.
Cat Stevens’ın şan şöhretin üzerine bir çizik atıp “hükümsüzdür” damgası vurması yolun gereğiydi. Yıllar sonra ABD’ye girişinin reddedilmesi de yolun bir başka merhalesiydi: Gururun ayaklar altına alınması... Nefs terbiyesinin bir başka bölümü. Yusuf İslam bir diğer aşamada daha önce seslendirdiği eserlerinden elde ettiği telif hakkı bedellerini hayır işlerine harcadı. Yol ehli diğerleri bildiler ki kendisi dördüncü merhaleye Nefs-i Mutmaine’ye erişmişti.
Arada sırada yapılan besteler dış gözlerce “yeniden müziğe tutunmak için umutsuz denemeler” şeklinde algılasa da Cat beklenildiği gibi cevap bile vermeden sessiz sedasız yoluna devam etti.
Mevlânâ’nın “hamdım, piştim, yandım” şeklinde tanımladığı yükseliş sürecinde ışık eri kaygan ve kaypak dünyada yalpalamadan gerekli donanımlarla dimdik yola devam edebilecek noktaya gelir. Salikin dış dünyaya dönme vakti gelmiştir. “Halk içinde Hak’la yaşamak” boynunun borcudur (Halvet der Encümen).
Salik halk arasına karışır, onlar gibi giyinir, onlar gibi boyanır, onlar gibi “yaşıyormuş” gibi yapar. Kim olduğunu yüzündeki ışıktan, gözlerindeki dinginlikten ve zaman zaman sararan benizlerinden, hep gülümsemesinden bilir diğer yol arkadaşları.
Vakit tamam. Cat Setevens veya Yusuf Islam (kendisine ne şekilde hitap edildiğinin önemi yoktur. İsim de bir kabuktur zira.) 33 yıl aradan sonra Los Angeles’ta sahneye çıktığında Halk içinde Hak’la olma mertebesinin gereğini yerine getirmektedir. Süet çizmeleri, kot pantalonu, t-shirti ve yeleği ile “görüntüde araziye uymak” durumundadır.
Amerikalı yorumcular konser sırasında karizmasının bütün seyirciyi etki altına aldığından söz eder, herkesin onun ağzından dökülecek ilk mısranın ne olacağını beklediğini zikreder. Bilmeden de olsa bir başka nefs mertebesinin işaretlerinin Yusuf İslam’da görüldüğünün tanıklığıdır bu. Nefs-i Marziye: Allah’ın ona verdiği herşeye her ne olursa olsun rıza gösterme hali.
Yeteneğinden, sesinden hiçbir şey kaybetmemesi şaşkınlıklara sebep olur dış dünyada. Oysa neden şaşarlar bilinmez. Çünkü bu yolculuğa kaybetmek için değil kazanmak için çıkılır. Ve Yusuf İslam da kazananlardandır.
Bu noktada soralım: Tüm bu açıklamalardan sonra Cat’in yeni albümünün adının “Roadsinger” (Yol Şarkıcısı) olması tesadüf müdür?
Yol ehli için tesadüf diye birşey yoktur. Roadsinger tesadüfen seçilmiş bir isim değildir.
Kendisi konser öncesi yapılan bir söyleşide “geçen zaman içerisinde bir takım işaretler beklediğini, aldığını ve yola devam ettiğini” belirtir. İç gözle bakabilen yol ehli için de bu albümün adı bir işarettir; onun hangi aşamada olduğunun işareti.
Bu albüme kulak verin. Sanatçının iç sesine yönelin, görüntüye fazla takılmayın. Eminim ki yaşadığı deneyimlerden ipuçları elde edeceksiniz.
|
|