Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 13 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Tasavvuf Ehlinin İbret Alınacak Muhasebesi
MesajGönderilme zamanı: 11.01.11, 15:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 07.12.10, 00:24
Mesajlar: 424
210. Mektuptan Bazı Vurgulamalar

Hâl ehli velîlerin şiir veya nesir tarzındaki eserlerine düşkün olup onları Kitâb ve Sünnetten daha zevkli bulmak, nefis ve şeytandan gelir.

Bunların meşrebleri çeşitlidir. Herbiri, yenik düştüğü hallerin etkisi altında bulunur. Ona göre yazar, söyler, içinde bulunduğu hâli dile getirir. Çünkü; her makamın sözü, her sözün makamı vardır. Hâl ehli olanların sözleri, fiilleri ve ahlâkları Kitâb ve Sünnet’in bildirdiklerine aykırı olursa, onlara kesinlikle uyulamaz. Onların hâle mağlûb, gönülleri muztarip olduğu dönemlere ilişkin söz ve görüşlerinde, Kitâb ve Sünnete mutlaka aykırılıklar bulunur. Çünkü; hâlin mağlûbudurlar...

Bu aykırılıkların Hak yolunda muhabbetten ve manevî sarhoşluktan kaynaklanması nedeniyle, bir bakıma özürlü sayılırlar. Fakat; bu özür onlara, yâni hâlin mağlûbu olanlara mahsustur. Kitaplarını okuyanlar ve o halde olmayanlar, özürlü sayılamazlar.

Bundan dolayı; nihâî kemâle ermemiş tasavvuf ehlinin eserlerini okuyanlar, onlardaki sözleri kendilerine mâl ederek varlık ve benliğe düşerler. Bir ilim ve ma'rifet sahibi oluyoruz sanarak haberleri olmadan sapıklık çukuruna yuvarlanırlar. Yüksek din tahsilleri de yoksa, tamâmiyle nefsin ve şeytanın kuklası ve oyuncağı olarak manen helak olurlar.

Hâl ehlinin eserlerinde yer alan çeşitli görüşler ve farklı meşrebler, insanı şaşkın eder. Hepsine uysa, mümkün olmaz. Bâzısını alsa, diğerleri kalır. Özetle; bunların uyuşmazlık ve çekiştirmesi arasında perîşân olur, ne yapacağını bilemez bir hâle gelir. Nefis ve şeytan da, doğru gibi görünen bu en uygun vesileyi süsler, körükler, sapıklıktan sapıklığa, varlıktan varlığa, gösterişten gösterişe sürükleyerek sahibini sonunda mahvedip helak eyler... İşte; hâl ehli olanların ve manevî sarhoşların kitaplarını okumanın sonucu!...

***

İrşad sahibi bir velîden tasarruf beklemek, "Benim hâlimi kendiliğinden bilsin de tasarruf etsin, baskı yapsın" demek, çirkin ve anlamsızdır. Yüksek Allah dostlarının ve peygamberlerin yol ve gidişatlarına aykırıdır. Bu gibi arzu ve istekler, nefis ile şeytandan gelir. Amma; kul irâdesini iyiye kullanıp inanç ve muhabbetini bozmaz, kötü düşünce ve vesveselere karşı Allah Teâlâ'nın korumasına sığınırsa; Yüce Allah dilerse sırf lütuf ve insanıyla peygamber elinde mu'cize, irşad sahibi velîden de olağanüstü bir hâl meydana getirerek kulu tehlikeden kurtarır. Eğer dilemez, kul da kendi iradesiyle buna elverişli olmazsa, iş korkulu olur. Hiçbir yerden fayda göremez; nefsinin, şeytanının, irâdesini kötüye kullanmasının kurbânı olarak mahvolup gider. Onun için; gücü yettiğince Allah Teâlâ'nın emirlerini tutan, yasaklarından sakınan, işlerinde dosdoğru olan zâtların imtihan edilmesine, onlar hakkında kötü inançlar beslenmesine izin verilmemiştir.

Bâzı kimseler, iyi zanları sebebiyle ilim ehlinden saydıkları bâzı kişilere saygı göstererek her sözlerini hak ve hakikatten ibaret sanırlar. Zamanımızda takva ehli âlimler kalmamıştır. (Belki yeryüzünde vardır.) Peygamber vârisi olan sağlam bilgi sahibi âlimler; "Kırmızı Yakut ve Anka Kuşu" gibi adı var kendi yok hükmündedir. Asıl takva sahibi âlimler, Allah dostlarıdır. Şekil ve yüzeyde görünenler değildir. Bunlar insanı saptırırlar. Birkaç kelime ile inançlarını bozarak ebedî saadetlerine engel olurlar. Şimdi onlara kulak asmamak, yüz vermemek, sözlerine güvenmemek gerekir. Çünkü; söyledikleri her sözde bir maksad güderler. Hele bilgisizlik de varsa, sapıklığı kurtuluş olarak gösterip iyi zanda bulunanları mahvederler. Bunlar, insan şeytanlarıdır. Onlardan da korunmak, İblis'ten kaçınır gibi kaçınmak gerektir.

Bir kimse fazla ilim ve anlayış sahibi olmak isterse, bunun gerçek hocasını da bulamazsa, Peygamber Efendimiz: “Bildiği ile tam amel edenlere Allah Teâlâ bilmediklerini vasıtalı veya vasıtasız öğretir, vâris kılar” buyurmuştur. Allah'ın hükümlerine ilim ve anlayışla tâbi' olup onlarla amel eden ve nefsini o hükümlerin üzerine çıkarmayan kimse, en yüce maksada kavuşur. Fakat; bu son derece az olur.


Hak ve hakikat yoluna girenlerin hemen hemen yüzde yüzü; bu yola "Keşif, keramet ve olağanüstü bir şey meydana gelsin" diye girerler. Bu giriş, bir belâdır. İbâdeti ile Ma'bûd'u arasına o niyet ve amaçları sokmaktır. Bu, ibâdet ve kullukta Allah'a bir tür ortak koşmaktır. Allah Teâlâ, bu gibi şeylerle kirli ve illetli ibâdetleri kabul buyurmaz.

Has kulluk ve ümmetlik yolunda bulunanlarda istemeden sûrî keşif ve keramet meydana gelirse, o kul bunu reddetmez. Çünkü; istemeden meydana gelmiş, kendi irâdesi karışmamıştır. Fakat; tasavvuf yolunda bulunan bir kişi buna önem vererek “Ben kemâl sahibi oldum, keşif ve keramet ehlindenim derse, nefsânî varlığından da geçmemiş ise; hak yolundan çıkar, hâli mekr ve istidrâca döner.

...Bu gibi haller kendisinde görülen ve fakat nefsânî varlığından geçmeyenlerin, Mürşid’in sözünü dinlemeleri şarttır. Bunun tersi felâkete yol açmaktadır. Bir de; söz konusu haller kendisinde görülenlerin izin verilmeden açıklamada bulunmaları, aynı felâketlere yol açar. Nefis ve şeytan da, sabrettirmeyerek manevî sırları açıklatırlar; belâyı üzerlerine çekip mahvoluşu hazırlarlar. Bunlar, hep ibret alınacak şeylerdir.

Tasavvuf yolunda olan bir kimsenin inanç, muhabbet ve bağlılığı tam ve kuvvetli olmazsa, gerçek anlamda feyz alamaz. Hocanın kemâl ehli ve yeterli olduğu anlaşıldıktan sonra durumunu değiştirmek, nefisten ve şeytandandır.

...Tasavvuf yoluna giren bir kimse hocasına karşı bir süre iyi inançlar besler de, sonra bu hâlini değiştirirse; nefsi ile şeytanı onu yedeklemiştir. Başlangıçta göklere çıkarmak, daha sonra kararsızlığa düşmek; ilk baştaki durumunun, ya da müşahedesinin doğru olmadığını, eğer doğru idiyse haktan saptığını bildirir. Artık onun övmesine de, yermesine de bakılmaz.

Hâce Nakşibend Hazretleri: "Gerçekte Mürşid, Allah Teâlâ'dır. Bir kimsenin irşâd edilmesi ve hak yoluna iletilmesi istenirse, onu bize ulaştırırlar. Bizden, onun hâl ve kabiliyetine göre, zaman ve mekânın elverişli olması ölçüsünde sözler, haller, keşifler, irşad ve tasarruflar elverir. Bu, bizden değildir. Halk, bizden olduğunu ve bizim yaptığımızı sanır. Halbuki, biz bunların vâsıtası oluruz. Vâsıta ve vesîle olmaktan başka bir şeyimiz yoktur. Hidâyete vâsıta ve vesîle olmak ise, büyük bir husustur" buyurarak her şeyi Allah Teâlâ'ya mahsus kılmakta, kulluk ve vesîlelik şerefinden başka bir kemâl tanımamaktadır. İşte; Peygamber Efendimiz'in, kâmil vârislerinin hâl ve kemâli budur. Bundan başkası kemâl sayılamaz.

Yazık ki; halkın çoğunluğu, bilgiden yoksun olmaları sebebiyle pek yanlış olarak eksikliği olgunluk, olgunluğu eksiklik görmekte, boş ve kuru isteklerle değerli hayâtı boşa geçirmektedir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Tasavvuf Ehlinin İbret Alınacak Muhasebesi
MesajGönderilme zamanı: 20.01.11, 17:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 07.12.10, 00:24
Mesajlar: 424
Tasavvuf yolu, dördüncü kuşakta başlamış; uydurma ve sapmalar, cahillik ve yobazlıklar almış yürümüştür. Onun için; sonrakilerden yüksek fazîlet ve kemâle erişen ve gerçek tasavvuf ehlinden sayılanlar:
(Küllü bâtının yuhâlifühüz-zâhir fehüve bâtıl) “Dînin açık hükümlerine aykırı olan her bâtın ilmi, mutlaka bâtıldır.” demişler, yolun doğrusunu bildirmişlerdir.
...
Bu Büyükler, Kitâb ve Sünnet hükümlerine kıl kadar aykırı olan yüzbinlerce kerametleri ve olağanüstü halleri bir pula almazlar. Halleri, Kitâb ve Sünnet'e sürekli uymak, bu yolda dosdoğru yürümektir. Onun için; (El-istikâme fevka'l-kerâme) "Hak yolunda dosdoğru yürümek, kerametten üstündür" sözü, onların temel ilkesidir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Tasavvuf Ehlinin İbret Alınacak Muhasebesi
MesajGönderilme zamanı: 20.01.11, 18:31 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 06.07.10, 17:50
Mesajlar: 280
Arkadaşlar,
<Elbetteki biz müslümanlar için tek ölçü ŞERİAT-I MUTAHHARAYA imtisal ve uymaktır. Ancak, bazı büyükler özel bazı hâllerde, bazı sevenlerini sanki şeriata muhalifmiş gibi görünerek imtihan etmektedirler. Bunlar hakkında dahi ileri-geri konuşmamak lazımdır diye düşünüyorum. Bu konuda ibretli şu darb-ı mesel ne kadar da konuyu açıklamaktadır.


İrşad ehli erenlerden birinin pek bağlısı ve muhibbi yokmuş...Sevenlerinden birisi "Efendim, bizim meşrebimizde neden pek insan bulunmuıyor?" diye kendilerine bir sualde bulunmuş... Hazret de bu sevenine "Gel benimle!.." diyerek onu beldenin kalabalık bir yerine götürmüş... Orada yolda bir ölü kuşa rastlamışlar ve Şeyh Efendi sevenine bu kuşu almasını ve 7 paraçaya ayırarak her bir parçasını ayrı ayrı yerlere bırakmasını söylemiş...Ve ahaliye "Ey ahali ! Bu ölü kuşu diriltmeme ne dersiniz ?" diye nida etmiş ...Meraklı kalabalık hemen toplanmış ve Şeyh Efendi bir anlık teveccühten sonra kuşu elinde diri olarak geri getirmiş...Kalabalık, ne keramet sahibi bir zat diyerek, oradakilerin hemen hepsi ondan el almışlar. Gel zaman-git zaman, yine bir mesire yerinde müridanıyla gezintide olan bu Şeyh Efendi bu kez sahrada, bir müridanının üstüne küçük suyunu dökmeye başlamış ! Bütün bağlıları "Haydaaa, bizim Şeyh Efendi keçileri kaçırdı!" diyerek hepsi onu terk etmişler. Sadece eski seveni yanında kalmış ...Şeyh Efendi o eski sevenine dönerek, bu sefer şöyle buyurmuş : "İşte gördün, kuru kalabalıklar böyledir...Kuşla gelirler, çişle giderler !"


Not : Ne tuhaftır ki burada da, bu çeşit kuru kalabalıktan sayılanların rahatı, bizim bu hakikatları anlatmamızdan çok daha fazla düşünülüyor! Maateessüf ...

Bakınız : http://sufiforum.com/viewtopic.php?f=148&t=5290


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 13 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye