Heyeman yazdı:
farz-ı muhalden devam ediyoruz: içinde sahabi yaşayan bir istanbul'da ve şu dünya üzerinde "şeyh benim neme gerek!" diyen o mağrurlar sıkıysa hadi bunu sahabeye desinler/di..
bilmiyorlar ki: şeyh efendinin eli el el üstünde muttasıl ve mu'anan sahabeye.. sahabeden de resulullah (sav.) efendimize müntehi oluyor.. aynı şekilde o "bana neler ve neme lazımlar" dahi muttasıl ve mu'anan olarak cenab-ı resulullah aleyhisselam hazretlerine varıyor..
"..veyl olsun o namaz kılanlara ki onlar namazlarından gafildirler..!" soru: maun sure-i celilesinin bu hitabı hakiki namaz ve niyaz ehline düşman olanları; o namaz ve niyaz kahramanlarından gafil olanları da içine alır mı almaz mı..?!
mevlana ali haydar efendi hz.nin (ks.) " ey başı secdeli kefereler..! " hitabı başıyla secde edip kalbiyle ehl-i mescud'a buğz u adavet besleyen: o dışı müslüman içi kafir tıynetli kimseler içün irad edilmiştir.. fefhem cidden..!
İşi lazımiyet noktasında düşünür isek herkesin kamil bir mürşide intisabını şart diye düşünüyorum. Fakat herkes de bu kabiliyet, istidat, bu istek (muhabbet) var mıdır?
Kendi kendime dahi bazen soruyorum. Ben Allah'ın aşkına talip miyim diye. Mühim bir soru bence. Eğer talip isek ona uygun bir hayat sürdürüyor muyuz. Yoksa aşk ehlinin ahvaline karşı bir meyil mi bizimki sadece?