Hakikat adamlarına elsine-i irfanda İlahî derler Kudsî derler Manevî derler.. imdi, evamir-i Mürşid'e mutabaat üzre mebnî bir seyr-i süluk gerektir ki: İlahî ve Manevî ve Kudsî oluna.. iş bu muayyen usulle seyr-i sülûk edip murada erenlere -yani- İlah Kuds ve Ma'na deryasına garik olanlara Mutasavvıf namı ıtlak edilmektedir..
İlahilerle ilahiyatçılar kudsilerle kutsalcılar manevilerle maneviyatçılar bir ve beraber değildir.. bunlar bir olmadığı gibi tasavvufçularla mutasavvıflar dahi bir ve beraber olmazlar.. e öyle ya, hz.bayezidveş nerde? hz.bayezidgû nerde? yani bir zatın gıyabında söyleyenle ona zatında benzeyen bir olmadı..
binaenaleyh bu alemde bir benzeyeni bulmak lazımdır ki: söylenecek söz kalmasın.. 'sözle pilav pişse dağ kadar yağ da benden' demişler.. bizim aş yapacak her türlü malzememiz vardır ama aşı pişirecek ateşimiz yoktur..
manevi ateşe talib olacağız amma: ateş aramadan evvel tutuşturmalık fitil haline gelmek lazımdır.. zira ateşlenmeye hazır fitil olduğun çağda hani ateş? nerde ateş? diye aranmazsın: adamı doğrudan doğruya yakarlar zaten..! eğer salih amellerde soğukluk ve atalet varsa o hal-i pür melal neticede: hamlığı iktiza eder..
pişmek içün salih amellere sür'at göstermek gerekiyor, zira amelde sebat ve salabet olmazsa istidad kenzi ebediyen münkeşif olmaz.. hele i'tikadda dalalet varsa: o öyle berbad bir perişanlık ve bu'd ve katiattır ki onun her nevi yolu (ilmi de ibadeti de) ebvab-ı veyl ile gayya'ya çıkıverir.. nerde kaldı ki inkişaf hasıl ola..!
mesela bir yaşar nuri özmurt'u düşün, bu herif (küfür ve nifak içinde olduğu halde) cenab-ı İbrahim-i Halveti el-Kuşadavi hz. (ks.) hakkında doktora yapsa ne yazar? yapmasa ne yazar? sen o zat-ı şerifin ameli gibi amel edip i'tikadı mertebesini bulacaksın ki asıl doktorayı o zaman göresin...
doktoralar diplomalar kitaplar kürsiler tezler makaleler vs.vs... müntefi' olmadıktan sonra bunların hepsi boş... bize lazım olan doyurucu ma'nadır ma'na..! dana gibi yatıp domuz gibi hainlik edenlere ma'na yüzü ebediyen haramdır......! *
[ağyar olan selamlığa yar olanlar hareme dahil olur bunu unutmayalım.. nitekim, Mevlana Ali Haydar Baba'nın (ks.) aziz nefeslerinden birisi şudur: " evladım sen mahrem ol da senden (ya da sana) peçeyi açsınlar.." (Hacı İhsan Efendiye söylendi..)]
* şimdi, kendin için tertiplediğin muazzam bir ziyafet düşün ki sofranı a dan z ye kadar her neviden en leziz yiyeceklerle bezemişsin: hazırda her şeyin mevcud ama zerre kadar intifa' etmiyorsun.. bu ziyafet mevhûmdur kardeşim..! böyle bir ziyafet yok..! öyleyse düşün: aç tokun halinden ne anlar..?! işte tatmak ya da tatmamak bütün mes'ele budur.......
Cenab-ı Peygamber (sav.) Efendimiz buyurdular: " Sizler benim bildiklerimi bilmiş olsa idiniz: elbette az güler çok ağlardınız..! " bu hadis-i şerif'de mezkûr olan Bilim 'ıyan ve îkan ve keşf u yakindir.. ve işte ana bilim dallarının anası da budur.. şimdi insan bu bilimin ışığı ile İhyau'Ulumiddin kitabının son cildi ve son bâbı olan ölüm ve ötesini okuduğu zaman ihya olur.. ama maksûd olan o bilim gassal elinde meyyit olmaya vabestedir: yoksa kişi kendi amel ve tedbîri ile veya mücerred tahrir ve takrir etmekle ecell-i ma'lûm'a eresi değildir..
derkenar: hakikatta haydır Muhyî'si yolunda meyyit olan......
|