(188. Mektub)
Hâl ve Keramet Beklentisi Ve Gerçek Müslümanlık
M. İhsan Oğuz
Kendilerini çöllere, çoraklara sürükleyen bir sel akımına kaptıranlara ne diyelim?... "Çıkın, kurtulun" dersiniz, söz dinlemezler. Bulanık sel suyu onları çöllerde, çorak ve tehlikeli vâdîlerde bıraktıkça "Âh!" diyecekler ama, ellerine yapışacak kimseyi bulamayacaklar; hasretler içinde yok olup gideceklerdir. Ne yapalım; herkes kendine her şeyi kendi iradesiyle yapıyor. Geçmişin anılmasından, kişilere ilişkin hallerin dile getirilmesinden, insanlar ile Allah Teâlâ arasında büyük bir perde olan keşif ve keramet, hâl ve zevk beklentisinden ne çıkar?... Bunlar, hep kuru ve zararlı sözlerdir. Kıymetli vakti boşa geçirmenin sebepleridir. Gerçek îman ve İslâm ehli için anlamsız şeylerdir.
Peygamber Efendimiz: "Boş sözleri bırakınız. Bunları bırakmak, Müslüman olmanın güzelliğidir" buyuruyor. O halde bunları bırakamamak, bir müslümanın çirkinliği demektir. Bunlardan kendini kurtaramayanlar, ne çirkin müslümanlardır... Bu söz doğrudur, anlayana...
Sıddîk-ı Ekber Hazretleri, ibâdet ederken ağlayan bir âşığı gördüklerinde: "Biz de böyle idik, kalbimiz katı olana kadar..." buyurmuşlardır. Alçakgönüllülük gösterip, "Yakınlık elverene kadar" buyurmamışlardır. Yakınlık arttıkça, Allah'ın emir ve yasaklarına uymakta ve o yolda şuurla dosdoğru yürümekte ilerleme kaydedilir; şevk ve lezzet yok olur. Bu makamada kemâl; emir ve yasaklara dosdoğru uymak, ibâdet ve kullukta dürüst ve ihlâslı olmaktır. Bundan aşağısı boş şeylerdir. Haller, sapıklıklar, nefsin ve şeytanın oyuncağı olmalar, ağlamalar, sızlamalar, daha birçok şeyler yolun birkaç adım mesafelerinde meydana gelir. İmkân dâiresinin aşağı yarısında olan işlerdir.
Velîlik makamında elveren hususlar ise, büyük şeylerdir. Zamânımızda onun ehli de, adı olup almayan Kırmızı Yakut ve Anka Kuşu hükmüne girmiştir.
Allah herkese insaf vere... M. İhsan Oğuz, Mektuplar, 2. Cild, s. 246-247
|