Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Müridin Manevi Halleri / Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî
MesajGönderilme zamanı: 17.03.10, 17:08 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.11.09, 16:40
Mesajlar: 25
Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî'ye Göre

Müridin Yolculuğunda Yaşayacağı Manevi Haller

CAMİ'UL USÛL


10.3-VAKIALAR
(Rüya,zuhurat) Sâlike, uyku ile uyanıklık arasında gözükür. Sâlik, riyâzete başladığında, müllk ve melekût aleminde ona kulluk zahir olur. (Kulluğun gerçeğini idrak eder.)

Bunun sâlikteki faydası, onun nefsinin hallerine muttali olmasıdır. [Fazlalık, eksiklik, yücelik, vecd, menzillere ulaşma şevki, sözler, yüce ve süfli dereceler, hak ve batıl gibi...] Kendi nefsine galip olan sıfatları ta¬nır. [Nefsanî, hayvanî, şeytanî, yırtıcılık huyu, kalbi, ruhi, melekî ve rahmani sıfatlar gibi.]

Eğer nefsani kötü sıfatlardan bir sıfat kendini kaplamış ise, [hırs, bahillik, haset, kibir, öfke, şehvet ve diğerleri gibi] bu sıfatlar sebebiyle ona, Vâkıât da hayvanlar gözükür. Meselâ kendinde hırs sıfatı galip ise fare ve karınca sureti gözükür. Eğer kendinde haset sıfatı galipse akrep ve yı¬lanlar sureti gözükür. Eğer kibir sıfatı galip ise koç suretinde gözükür. Eğer hayvanlar sıfatı galipse, koyun şekliyle gözükür. Eğer şehvet galip ise merkep suretinde gözükür. Eğer yırtıcı hayvan sıfatı galip ise yırtıcı hayvan sureti ile gözükür. Eğer şeytanlık galip ise şeytanların kovulmuşu İblis ve cinler suretinde gözükür. Eğer hile ve mekir hakim ise, tavşan ve tilki şeklinde temessül eder.

Eğer vâkıatında saf akan nehirler, yıldızlar, ay, berrak gök gibi şeyler görürse, bilmelidir ki, bunlar kendisinin kalb makamında olduğunun işaretleridir.

Eğer vâkıatında nurlar, yükselme, uruç, yeryüzünde mesafenin dürülmesi; sem3aya ve havaya gidiş ve yüce yerleri ve duygu azaları vasıtası ol¬maksızın bazı mânâlar görürse, bilir ki bunlar ruh makamında olduğunun işaretidir.

Eğer melekût âlemi, gaipten ses duyma, felekler, yıldızlar, arş ve kürsî görürse bilir ki bunlar kendisinde Melekî ve güzel sıfatların husûlüne işarettir.

Eğer gayb nurların, müşahade, ilâhi sıfatları keşf, ilhamlar, işaretler ve Rubûbiyet sıfatının tecellisini görürse bilir ki bunlar Rahmân sıfatının tecellisine ulaşmış olduğunun işaretidirler.

Netice olarak, muhakkak ki, nefsine galip olan her bir sıfat için sâlik, vâkıâtında o sıfatın şekillenmesini görür.
Bilesin ki: Sâlik, bilmediği bir makama gelirse sülûktan kesilmiş olur.

Eğer dersi kalb ve ruh latîfelerinde ise, eğer ona bir mürşid gerekir. Eğer Ruhanî makamlara ulaşırsa (yani dersi sır, hafi ve ahfa latîfelerinde ise) bu makamı, velâyet sahibi bir kişinin tasarrufu dışında geçişi mümkün değildir. (Bilindiği gibi tasavvufta zikir vücuddaki lâtife denilen bazı mevkiler gözönüne alınarak yapılır. Bunlarda sırası ile kalb, ruh, sır, hafi, ahfa, nefs-i nâtıka, zikr-i sultanî olarak isimlenir. Sâlik'in makamları bunlarla taayyün eder.)

Bilesin ki; Kalbî, Ruhî ve Melekî Vâkıalar, mânevi zevk ile beraber olur. Sâlikin nefsine bunlardan kuvvet, şevk ve doyum hasıl olur ve mahlûkattan uzaklaşma arzusu, şehadet aleminin lezzetinden ve nefse iştah veren şeylerden de nefret hasıl olur. Ve gayp ve ruhanî âlemle ünsiyet meydana gelir. Ne zaman ki, sırlar ve hakikat âlemi keşfolunca, sâlik (Allah'tan gayri) her şeyden (masivadan) tümüyle kesilir. Bundan sonra Müşâhade (Her şeyde Hakk’ı görmek) hasıl olur.

CAMİ'UL USÛL
Müellif: Ahmed Ziyaüddin (K.S.) Gümüşhanevi
Mütercimi: Hüsameddin Fadıloğlu

s.56-57

İstanbul-2007


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Müridin Manevi Halleri / Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî
MesajGönderilme zamanı: 17.03.10, 17:54 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.11.09, 16:40
Mesajlar: 25
Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî'ye Göre

Sufînin Uyku Halleri

CAMİ'UL USÛL


12.9- MUTASAVVIFLARIN RÜYASI VE UYKUSU

Allah-ü Teâlâ buyurdu: (Âyet meali) "Onlara dünya hayatında da müjde vardır. Ahirette de..." Dendi ki, bu müjde kişinin gördüğü veya ona gösterilen sâlih rüyadır. Efendimiz ((SAV), şu mealde buyurdu: "Rü¬ya Allah'tan, hulum (hülya, açık, saçık rüyalar) şeytandandır. Sizin biriniz hoşunuza gitmeyen rüya gördüğünüzde söylemesin ve so¬lundan sağa dönsün ve o rüyadan Allah'a sığınsın, elbette zarar görmeyecektir" ve buyurdu: "Beni rüyada gören, (hakikaten) gör¬dü. Zira şeytan benim suretime giremez."

Bilesin ki; Sadık rüya, kerâmetlerden bir kerâmettir. Rüyanın haki¬kati, hatıra olup, kalbe girer; kalpte şekillenir.
Vehime (kuruntu) gelince; bazı kere şeytan yönünden olur. Diğer ta¬raftan Allah-ü Teâlâ tarafından bildirilme ile olur. Allah-ü Teâlâ vasıta¬sız olarak bu şeyleri kalpte yaratır.

UYKU

Uyku, kısımlara ayrılır. 1. Lanet uykusu, 2. Gaflet uykusu, 3. Âdet uykusu. Bu yerilmiştir. Zira ölümün kardeşidir. Böylece haber de gelmiş¬tir. Âyette de işaret vardır (meâlen); "O Allah ki gece sizi öldürür..." (Âyet meali) "Ve uykularında ölmeyen nefisler..."
Dendi ki; "uykuda hayır olsa idi. cennette uyku olurdu."
Dendi ki: İbrahim (AS), İsmail (AS)'a “Uykuda Seni boğazladığımı gördüm..." dediğinde, o cevap vererek dedi ki; "Bu sevdiğinden uyuyanın ce¬zasıdır"" Veya şöyle dedi: "Niçin uyudun? Sen bununla emrolunmadın.”
Dendi ki; Allah, Dâvût (AS)'a şu mealde vahyetti: "Benim sevgimi iddia eden kimse, gece bastığında benden uykuya dalarsa, dava¬sında yalancıdır."

Şiblî (KS) dedi ki; "Bir sene içinde mızganmak (dalmak) kusurdur." Ve dedi: “Hak bana bildirdi ki kim uyudu, gafil oldu. Gafil olan da perde¬lendi." O, bundan sonra da gözlerine hızla sürme çektirdi ki uyumasın.
Dendi ki; "Sen huzurda isen uyuma. Zira bir zatın huzurunda uyu¬mak kötü edebtir Eğer sen huzurda değilsen sen ziyan edenlerdensin. Böyle olunca da bir musibete düşmüşsün demektir ki, böyle bir kimseyi de uyku tutmaz.
Mücâhede ehli olanlara gelince; onların uykuları, Allah'tan bir sada¬kadır. Ve muhakkak ki Allah-ü Teâlâ secdede uyuyan kul ile övünür. Ve buyurur ki; "Kuluma bakınız, rûhu benim yanımda, bedeni ise önümdedir." Yani onun rûhu yüce yerde, bedeni ise ibadet döşeğindedir.

Dendi ki; "Her taharet üzere (abdestli) uyuyan kişinin ruhuna arşı ta¬vaf etmek ve Allah'a secde etmek izni verildi." Dendi ki; "İblis'e günah¬kâr bir kimsenin uyumasından daha sıkıntı veren şey olmadı." O der ki; "Benim cinnim ne zaman uyanacak?"
Dendi ki, "Mevlâsı uyumadığı halde, kul uyumaktan haya etmez mi?"
Bazıları dediler ki; "Uyku, uyanıklıktan daha faziletlidir Zira uyuyan bu halde Allah-ü Teâlâ'ya isyan etmiyor." Ve ayrıca uyku; Peygamber (SAV)’in sahabe ve evliyanın ve diğerlerinin rüyada görüldüğü yerdir. Ba¬zı kere de rüyada Hak Teâlâ görünür. Bu da çok büyük bir mertebedir.
(Mütercimin Notu: Hocamız Abdulaziz Bekkine (KS)’un vefatından sonra ailesi, kendisi hakkında şöyle demiştir: "Hoca Efendi ile 18 sene beraber kaldım. Bir gece uyuduğunu görmedim." Halbuki bizler gece 2, 3, 5’den sonra sohbetten ayrıldığımızda, "Gene bu gece de Hocamızı uy¬kusuz bıraktık diye düşünür” ve üzülürdük.)

Kettânî (KS) dedi ki; “Nebi (AS)’yi rüyada gördüm. O'na dedim ki; "Allah’a dua et de benim kalbimi öldürmesin. Bana “Her gün 40 kere “Ya Hayy, ya Kayyûm Lâ ilahe illa ente" söyle…” dedi.
Hasan Basrî (KS) rüyada Îsa (AS)’yı gördü. O’na dedi ki,”Ben bir yüzük takmak istiyorum. Onun üstüne ne yazayım?” Dedi ki: “Lâ ilâhe İllallahül Melikü’l-Hakku’l-Mübîn” âyetini yaz. Zira bu İncil'in son âyetidir.
Dendi ki; Ahmed bin Hadreviyye, Rabb’ını gördü. O’na Rabbı dedi ki: “Ey Ahmed, insanların tümü Benden istiyorlar. Ancak Bâyezid (KS) Beni istiyor.”
Dendi ki; Hasan Basrî (KS) akşam namazı kılmak için mescide girdi. Habib-i Acemî’yi imam olarak gördü. Fakat kıraatında lahin (telaffuz hatası) yapacağından sakınarak arkasında namaz kılmadı. O gece uykusunda bir kişinin şöyle dediğini gördü: “Eğer arkasında namaz kılsaydın elbette geçmiş bütün günahların bağışlanırdı."

Uykuda Malik bin Enes (RA) görüldü. O’na dendi ki; "Rabbın sana ne muamele etti?" "Osman bin Affan’dan ezberlediğim şu kelime sebebiyle beni bağışladı. O, bir cenaze gördüğünde şöyle diyordu: "Sübhânel-Hayyillezi lâ yemût."
Cüneyd rüyada görüldü. O’na dendi ki; "Allah-ü Teâlâ sana ne muame¬le etti?" Dedi ki; "Bu işaretler ve ibareler yok oldu. Bize ancak söylediği¬miz tesbihler fayda verdi."

İbn-i Celâ dedi ki; "Medine-i Munevvere'ye girdim. Acıkmıştım. Uykuda Nebi (AS)'yi gördüm. Bana bir ekmek verdi. Onun yarısını yedim. Uyandığımda yarısı elimde idi."

Dendi ki; "Ebû Eyyûb Sahtıyanî, günahkâr bir kişinin cenazesini gördü. O cenaze üzerine namaz kılmamak için bir evin dehlizine girdi. O, bu kişiyi uykuda gördü. Ve "Allah sana nasıl muamele etti?" dedi. O dedi ki; "Allah beni bağışladı." Ve Ebû Eyyûb'a şöyle söylememi emretti: (Âyet meali): "Siz Rabbımın rahmet hazinelerine malik olsaydınız, infak ederken kıskanırdınız da vermezdiniz."
Kuşeyri (KS) dedi; "Üstat Ebû Dakkak'ı rüyada gördüm. O’na dedim ki; "Allah-ü Teâlâ sana ne muamele etti.'" Bana dedi ki: “Bağışlamak onun katında büyük değer değildir. Filan oğlu filan kimseye şöyle şöyle verildi." Kuşeyri (KS) dedi ki: "Uykuda üstazın bahsettiği o şahıs, haksız ye¬re adam öldürmüştü, onu hatırladım."

Fakih Ebûbekir Reşîd dedi ki: "Rüyada Muhammed Tûsi'yi gördüm; ona dedim ki; "Bir hacetin var mı?" O, "Ebû Said Saffâr’a (şöyle şöyle) de dedi. Şiir:
Biz hevânın araya girmemesi üzere idik.
Fakat girdi.
Sevgi hayatı sizi engelledi ama bizi değil.
Umulur ki: işleri ilmine göre yapan
Ölümden sonra da nasıl isek öylece bizi toplayacaktır."

Dedi ki; uyandım ve bunu Ebû Saîd'e söyledim. O da dedi ki; "Onun kabrini her cuma ziyaret ederdim, bu cuma ziyaret etmedim."

Dendi ki; "Rüyada Evzaî görüldü. O şöyle diyordu: "Burada alimler ve mahzunların derecesinden daha yükseğini görmedim."
Dendi ki; "Ebû Süleyman Dârânî rüyada görüldü. O’na Allah sana na¬sıl muamele etti?'" dendi. O dedi ki; "Tasavvuf ehlinin işaretlerinden da¬ha zararlısı bana olmadı."

Şibli rüyada görüldü. O’na "Allah sana nasıl muamele etti?” dendi. Be¬ni hesaba çekti. Artık ümidim kalmadı. Halimi görünce beni rahmeti ile örttü." Bu bazılarının sözü gibidir. O’na dendi ki; "Allah ne yaptı?" Dedi ki: "Bizi hesaba çektiler. İnce hesapladılar. Sonra lütfettiler ve azat ettiler."


CAMİ'UL USÛL
Müellif: Ahmed Ziyaüddin (K.S.) Gümüşhanevi
Mütercimi: Hüsameddin Fadıloğlu

s.271-276

İstanbul-2007


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye