dua yazdı:
Abdullah el hani 'nin Adab adlı eserinde Şahı Nakşıbendin hizmet eylediği sultanla ilgili kendi anlattıklarındanda cellatlıkla ilgili bir çıkarım yapmak mümkün görünmüyor;
Alıntı:
Hâce Bahâeddin Naksbend hazretleri anlatiyorlar:
Bir gece rüyamda Hakim Atâ’yi gördüm. Türk seyhlerinin büyüklerindendi. Rüyamda bana bir dervisi vasiyet etti. Ben de o dervisin sîmâsini daima hatirimda tutardim. Kendisiyle görüsmek isterdim. Rüyami nineme söyledim. Oglum sana Türk seyhlerinden bir fütûhat olacaktir diye tabir etti.
Bir gün Buhârâ’da gezerken o dervis ile bulustum. Ismi Halil idi. Fakat sohbetinde bulunmak nasib olmadi. Kederli bir vaziyette eve döndüm. O aksam birisi gelip: Dervis Halil seni çagiriyor dedi. O zaman çok sevindim ve bir mikdar hediye alip hemen tazarru ve teslimiyetle gittim. Sohbetiyle sereflendim. Bana iltifat buyurdular. Rüyami söylemek istedim. Bana Türkçe olarak: Senin gönlündeki malumumdur. Beyana hacet yoktur dedi. Bu sözü isittigimde bana bir hâl gelip muhabbetim artti. Hizmetlerine devam ettim.
Bir müddet sonra Maveraünnehir sultani vefat etti. Saltanati veraset yoluyla dervise intikal edip kendisine Sultan Halil denilmege baslandi. O dervisi Buhara’dan götürdüler. O da beni beraberinde götürdü. Saltanatindan önce kendisinde nasil güzel haller gördümse, saltanatindan sonra da o halleri gördüm. Bana kâh yumusak, kâh sert muâmele ederek tarikat âdâbini ögretirdi. Marifet âdâbi hususundaki terbiyesinin seyr ü sülûkde çok faydasini gördüm. Alti sene saltanat sürdü. Bütün sirlarina mahrem oldum. Her isini de ben idare ederdim. Ama zâhirde hademe gibi hizmetine kosardim. Çok kere has ihvani toplandiklarinda derdi ki: “Her kim bize Allah rizasi için hizmet ederse, halk içinde aziz, Allah katinda ise mukarreb ve mükerrem olur.” Bu sözünden beni kasteddigini anladim. Zira benden baska kimse ona Hakk rizasi için hizmet etmezdi. Bu sözünden maksadi su idi: Sultana hizmet, saltanatindan dolayi olmayip dogrudan dogruya Allah’in azametinin gölgesi oldugu için layiktir.
Alti sene sonra saltanati zeval buldu. Bundan sonra kalbim dünyadan tamamen sogudu. Ondan sonra Buhâra’ya gidip Zirvetun köyünde ikamet ettim
Anlaşılan ;"imamın keçisi çalındı" dan "imam keçi çaldı" ya dönen hikayeye benzemiş durum.Umarım Necdet Tosun beyde hatasını düzeltir.Yoksa ona güvenip kitabından istifade etmek isteyenlerin zihninde ,şahı nakşıbendle ilgili bir olumsuz düşünce oluşabilir.
dua kardeş,
Bence bütün bunlar bilerek yapılmaktadır diye düşünüyorum.
Çünkü, Türkiyede azılı birer Tasavvuf ve Tarikat Düşmanı olan Modernistler ve Mezhepsizler, baktılar ki tasavvuf ve Tarikat düşmanlığı yapmakla ve en büyük günâh olan ŞİRK günâhını bu güzel yolun yolcularına yaftalamış olmalarına rağmen, müslümanları bu inanç, düşünce ve fikirierinden döndüremeyeceğiz, şu halde bizler de onlardan ve tasavvufa inanıyormuş gibi görünerek kafalarını bulandırma yoluna gidelim, bu daha mantıklı bir yol diye düşünerek bu tür bilgileri müslümanlar arasında yayma ameliyesine girişmiş olabilirler !
Buradaki anlatımlar ve güyâ çok bilmişlerin kaleminden çıkan eserler, bunun en bariz göstergesidir.
Vesselâm.