Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 11 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 12.02.11, 21:11 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 30.12.08, 13:50
Mesajlar: 175
http://vimeo.com/19862005

Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Erken Kalkan Şeyh Oluyor !
MesajGönderilme zamanı: 12.02.11, 23:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 06.07.10, 17:50
Mesajlar: 280
Prof.Dr. Mustafa Kara Efendiyi severiz ve sayarız. Kendisi konusunda ehil bir ilim adamıdır.

Şeyhlerle ilgili eleştirisinde de haklılık payı yok değil... Evet, Türkiyede bugün için bir şeyh enflasyonu vardır.

Ancak, bununla birlikte müslümanları ifsad etme noktasında bir sürü de ilâhiyat Profesörü vardır. Öyle ki, bazıları mezhepsizliği, bazıları modernistliği - oryantalistliği ve bazıları da sünnet-i seniyyeye karşıtlığı seçmişlerdir.

Eleştiri yapılırken ba hakikatları da gizlememek lazım gelir diye düşünüyorum. Çünkü, sapıklığın tahsil görmekle giderilen bir şey olmadığı açık-seçik ortadadır.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 15.02.11, 17:12 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 07.12.10, 00:24
Mesajlar: 424
Prof. Dr. Mustafa Kara Türkiye'de tasavvuf konusunda konuşabilecek sayılı isimlerdendir.

Videoda anlattıkları da mükemmel...

Fakat günümüzde insanların tasavvufa intisab pratiği ile uzaktan yakından ilgisi yok...

İdeal olana erişilemiyor diye insanlar tasavvuftan; tarikattan uzak mı kalacaklar? Zaten insanların tasavvufi neşeden uzak kalmaları sonucu ülkede yaşanan birçok hoyratalık ortadadır.Asıl tartışılması gereken bu.

Tasavvufun kitlelere ulaşmasındaki engeller çerçevesinde bu konuyu konuşmak; yeni yöntemleri ortaya koymak gerek.

(Bir de videonun alındığı adresten konuşmanın tümünün bulunduğu link verilse konuşmanın tamamını dinlemek yararlı olurdu.)

***

Bu arada ilgili kardeşlerime Prof. Dr. Mustafa Kara'nın Dergah yayınlarından çıkan tüm kitaplarını tavsiye ederim.

Alıntı:
Mustafa Kara

TEKKELER VE ZAVİYELER
Din Hayat Sanat Açısından
Tekkeler hakkında ilk müstakil kitap çalışması. Tekkelerin tarihi, dinî-siyasî-sosyal fonksiyonları, Osmanlı toplumunda tekkeler, XX. yüzyılda tekkeler ve tasavvuf kültürü etrafında yaşanan tartışmalar ve bütün teferruatıyla tekkelerin kapatılması süreci. Sahasında hâlâ tek kitap.

379 sayfa | 3. Hamur Kâğıt | Karton Kapak | Küçük Boy (13.5 x 19.5 cm.)
Basım Tarihi: Kasım 1999 | 4. Baskı (Baskısı var) | ISBN: 978-975-7032-65-4
17,00 TL

Resim


Mustafa Kara

TASAVVUF VE TARİKATLAR TARİHİ

Hem bir yaşama biçimi hem de bir bilgi edinme yolu olarak tasavvufun İslâm kültüründe çok etkin ve yaygın bir yere sahip olduğu bilinen bir gerçektir. 1918 yılında sırf İstanbul'da faaliyette bulunan dergâh sayısının üçyüze yaklaşması bu konuda bir fikir verebilir.
Bu eserde tasavvuf ve tarikatlar, tarih içindeki gelişme çizgileri de gözönünde bulundurularak, ana hatlarıyla verilmeye çalışılmış;
Giriş'te genel bilgiler, tasavvuf, sufî ve ilgili terimler, 1. bölümde tasavvufun Kur'an ve hadisteki kaynakları,
2. bölümde tasavvufun seyri,
3. bölümde tarikatlar hakkında genel bilgi ve belli başlı tarikatlar,
4. bölümde vahdet-i vücut,
5. bölümde tasavvufun tesirleri ve tenkidi üzerinde durulmuş, bütün bu bölümlerde belli başlı terimler, unsurlar ve kitaplar tanıtılmıştır.
Konular özellikle de terimler üzerinde durulurken edebî verimlerden örnekler verilmesi bu çalışmanın ayrı bir özelliğidir.

311 sayfa | 3. Hamur Kâğıt | Karton Kapak | Büyük Boy (16.5 x 23.5 cm.)
Basım Tarihi: Ekim 2003 | 6. Baskı (Baskısı var) | ISBN: 978-975-7462-87-X
16,00 TL

Resim


Mustafa Kara

METİNLERLE GÜNÜMÜZ TASAVVUF HAREKETLERİ
(1839-2000)
Tanzimat'tan günümüze kadar tasavvuf ve tarikatların nasıl ele alındığını konu edinen kitap Türkiye merkezli olmakla beraber İslâm dünyasına ve batıya da uzanıyor.
Kronolojik olarak önemli tarikat önderleri, tarikat yapılaşmaları ve yayın organları; siyasî merkezin, aydınların, yayın dünyasının tasavvuf ve tarikatlara bakışı ele alınıyor; tasavvuf çevrelerinin kendilerini nasıl var kıldıkları ve savundukları şerh ediliyor.
Kitabın en önemli tarafı problemler etrafında tarafların kaleme aldığı metinleri aynen vermesidir ki bu açıdan tek kaynaktır.

623 sayfa | 3. Hamur Kâğıt | Karton Kapak | Büyük Boy (16.5 x 23.5 cm.)
Basım Tarihi: Temmuz 2003 | 2. Baskı (Baskısı var) | ISBN: 978-975-6611-25-1
36,00 TL


Resim


Mustafa Kara

DERVİŞİN HAYATI SÛFÎNİN KELÂMI
Hal Tercümeleri-Tarikatlar-Istılahlar
"Devamlı hasret olan vecd ile, niha-î vuslat hali yaşatan huzur, acaba birbirinin zıddı haller midir? Görünüşte öyle olmakla beraber, hakikatte vecd ile huzur, birbirine zıt ve aykırı davranışlar değildir. Tasavvufun gayesi olan huzura, vecd yolu ile ulaşmak zarûridir. Ancak, huzura ulaştıktan sonra, dervişte vecd yok olmuyor. Aynı huzur mertebesinin, hayatının her ânında bozulmadan, zayıflamadan devamı mümkün olmadığına göre, derviş huzura yükselmek için her defasında vecdin kanatlarını açmaya muhtaç oluyor. Vecd, onu tekrar huzura yükseltiyor. Huzur zamanla gevşeyince, yine vecdin kuvvetiyle havalanmak zorundadır. Şu halde, vecd ile huzur mütemadiyen birbirlerini kovalıyorlar. Ancak, bazılarında vecdin şiddetine nisbetle huzur zayıftır. Bazılarında ise vecdin şiddetinden ziyade, huzurun enginliğine şâhit oluyoruz. Yunus Emre ile Mevlâna gibi vecd ve istiğrâkın en taşkın kahramanları, bize en kuvvetli feryadlarını ulaştırmış olanlardır. Bunlarda dile gelen Allah sevgisi, şiir halinde bize nüfuz edecek yolu bulmuştur. Mutasavvıfların vecd derecesini, terennümleri ile ölçerek az çok bilmekteyiz. Ancak, huzur mertebelerini bilmemize imkân yok. O mahrem mıntıkaya, yabancı nüfuz edemediği gibi, iki dosttan başkası, onda olup bitenleri bilemez."

668 sayfa | 3. Hamur Kâğıt | Karton Kapak | Büyük Boy (16.5 x 23.5 cm.)
Basım Tarihi: Ekim 2005 | 1. Baskı (Baskısı var) | ISBN: 978-975-995-017-0
36,00 TL




Mustafa Kara

TÜRK TASAVVUF TARİHİ ARAŞTIRMALARI
Tarikatlar - Tekkeler - Şeyhler
İslam kültür ve medeniyet tarihinin ana alanlarından biri olan Tasavvuf tarihi ile ilgili araştırmalar yeni ise de bu kültürün unsurlarını bize aktaran kaynak eserlerin kaleme alınması çok eskidir. İslamın ilk yüzyıllarında daha çok tasavvuf terimlerine açıklık getirmek isteyen eserlere, X. yüzyıldan sonra tabakât/biyografi yazma boyutu ilave edilmiştir. XII. yüzyıldan sonra tarikatların sahneye çıkmasıyla birlikte yaygınlık kazanan tasavvufî hayat ve müesseseler, vakıfların da desteğiyle sosyal hayattaki tesir ve nüfûzunu en üst noktaya taşımıştır.
Farklı tarikatlara mensup olan tekkeler ve zâviyeler, dinî-ahlâkî hayatı merkeze alan çalışmalarının yanında çevresinde var olan her türlü problemlerle de yakından ilgilenmiştir.
Dervişler, eserleri, kurumları ve sözkonusu kurumlar vasıtasıyla kurdukları çok yönlü ilişkiler, gerçekleştirdikleri faaliyetler İslâm coğrafyasının her yerinde mevcuttur. Önümüzde binlerce sufî ve derviş, yüzlerce tekke ve kitap, onlarca meşreb ve tarikat olunca "bütün yazdıklarımız denizden bir katredir" cümlesi, tevâzu sınırlarından kurtularak gerçekleri dile getirme makamına yükselecektir.

615 sayfa | 3. Hamur Kâğıt | Karton Kapak | Büyük Boy (16.5 x 23.5 cm.)
Basım Tarihi: Şubat 2005 | 1. Baskı (Baskısı var) | ISBN: 975-6611-97-9
36,00 TL


Prof. Dr. Mustafa Kara eserleri

http://www.dergahyayinlari.com/yazarlar ... afa%20Kara


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 15.02.11, 23:31 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
mustafa kara bey çok mühim şeyler söylüyor, bilhassa devletin meşayıh tayini ve sıhhatleri teftişinde merci olamadığından yakınması ve bunun bir ihtiyaç olduğunu ifade etmesi çok güzeldi.. ama bir şeye katılmadım: "..kişi mürşid-i kamil dahi olsa: bak bakalım, ne anlatıyor, nasıl anlatıyor: eğer sana hitab etmiyorsa selamun aleyküm yallah(!).." diyor ki: gayet yanıltıcı bir tesbittir.. ve şaşırdığım şey: ömrünü tasavvufa adamış bir akademisyenin mürşid-i Kamil kadrini anlayamamış olmasıdır eğer anlasa idi: frekans meşreb mütalaası yürütmezdi, Kâmili buldun mu: kıllısını arama! heman git teslim ol, ayrılma zinhar: yolunda öl! demesi gerekirdi...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 16.02.11, 00:05 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
İdeal olanı söylemiş belki ama bu zamanda biraz daha zor. Yine de imkansız değil.

Kadir Mısıroğlu bizim meşrebizim daha coşkun iken, Kadiri meşrep iken bize bir nakşi şeyhi göründü der. Abdürrahim Reyhan el-Erzincani hz.lerinden derslilerdi.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 16.02.11, 02:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 30.12.08, 13:50
Mesajlar: 175
talib yazdı:
İdeal olanı söylemiş belki ama bu zamanda biraz daha zor. Yine de imkansız değil.

Kadir Mısıroğlu bizim meşrebizim daha coşkun iken, Kadiri meşrep iken bize bir nakşi şeyhi göründü der. Abdürrahim Reyhan el-Erzincani hz.lerinden derslilerdi.



Dede Paşadan derslidir.Yani bir evvel ki şeyh.Şu anda bir kimseye intisabı yok.Yalnız Şeyh Nazım Efendiye yıllardır beslediği bir muhabbet var.Hernekadar bazı hususlarda kendisine katılmasa da,evini ve çalışma yerini Şeyh Efendinin resimleriyle süsleyecek kadar kendisine aşık...

Meşrep meselesini Hayat Felsefesi yahud Yaşamak Sanatı isimli eserinde şöyle anlatır:

"İnsanlara manevi terakki yolunu açan tarikatlerin taaddüdü(çoğalması) mizaçların çeşitliliği sebebiyledir.Coşkun mizaçlı birisi,nir Nakşi şeyhine müracaat etse,onu kadiri olan bir refikine yönlendirmesi lazımdır" [Sahife 98]

Alıntı yaptığım yerden de anlaşılacağı üzere fıtrata göre tarik seçmek mühimdir.Bu zamanda bunu şeyhlerin bir çoğu yapamayacağına göre,Mustafa Kara Bey'in söylediği gibi mürid yapacaktır.Tarikat zaten her kişinin işi değil,değil mi?!

Neye göre tesbit edileğine,ŞEYH ŞERAFEDDİN HAZRETLERİ'nin Menakıb-ı Şerefiyye-si misaldir.Kıllı-kılsızı bulup yapışmak yok öyle.:)
Yoksa Hazretin vereceğim yazısında bahsedeceği üzere,felaket aşikar olur.

Mesela;
Konuşmayan,hareketleri gözlemlenemeyen,bilinmeyen,kapalı kapılarda saklanan dolayısıyla misal alınamayan biri,,,
Resulullah sav'e bu yönüyle nasıl ayna olabilir?
Nakşibendiliğin 11 esasından biri olan Halvet der Encümen kaidesini nasıl tatbik edebilir ?
Ona nasıl uyulabilir?Eğer "Kur'an ve sünnet var" deniyorsa,o zaman şeyhe ne lüzum var?

Günümzdeki şeyhlerin birçoğu böylece...
Bunlara rağmen ortalık Gavsul Azam,Kutbul Aktab vb.ünvanlı kimselerden geçilmiyor (!)

Velhasılı kelam;

"Sofrası açık olmayandan şeyh mi olur be!" :)

NAKŞİBENDİ SUFİLERİNİN YOL BAŞARISIZLIKLARININ TEMEL NEDENLERİ…


viewtopic.php?f=90&t=4683&start=0


En son Vukuf-i Kalbi tarafından 16.02.11, 03:09 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 16.02.11, 02:57 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 30.12.08, 13:50
Mesajlar: 175
Menakıb-ı Şerefiyye'den ;

1-)Resûl-u Ekrem Aleyhisselâm Hazretleri buyurmuştur ki: "Benim ümmetimin içinden otuzüç deccal zuhur edecektir."
Bu mürşid-i kâzip ve mukallit mürşid de deccal olabilir. Zira ol kimse, ümmet-i Muhammed'i yoldan çıkarıyor, hakîkât-i vusûlden men ediyor.

2-)Lakin, zamanımızda birtakım mukallid mürşid tâifesi zuhûr etti. Makâm-ı irşâddan bî-haber ve uzak oldukları halde mürşidlik davasında bulundular ve başalrına müridân toplayıp güya irşad ve tarikat intişar etmeğe başladılar. Hatta Makâm-ı Kutbaniyyet'te olduklarını ve bu makâm kendilerine, Makâmdan tevcih edilmiş olduğuna hükmederek itbâ ve müridânlarının kendilerine, mürşid ve kutup demelerine razı oldular.

3-)
Kendisi, ehli olmadığı halde "Ben halkı irşad edeceğim" diye uğraşanlardan ümmet-i Muhammed ziyan görürler, faide görmezler.

4-)
mukallid mürşidlerden de hidayet hasıl olmaz. Böyle kimselerden hasıl olacak faide; gayet sıcak bir mevsimde, giderken uzaktan bir parlaklık (serap) gören yolcunun haline benzer. Su zannederek sevinir, fakat yanına vardığında bir şey bulamaz. Seraptan fayda olmadığı gibi, böyle mürşidin irşadından da faide yoktur. O mürşid-i kâzip, (yalancı mürşid) ümmet-i Muhammed'in hidayet yolunu kesen kuttau't-tarîktendir (yol kesicidir).

5-)"Makâmü'l-İrşad" ve "Makâmü'l-Kutbaniyye", bu iki makâma vasıl olmak için 313 enbiyâ-i mürselin-i kirâm hazerâtına nübüvvet ve risaletin ihsan edilmesine esas ve vesile olan ahlâk-ı hamîdeye malik olmak lazımdır. Eğer ahlâk-ı hamîdeden birisi noksan olursa, ol kimse mürşid ve kutup olamaz. Resûl-ü Ekrem Aleyhisselâm'ın; "İnnemâ buistü li-ütemmime mekârime'l –ahlâk4" hadîs-i şerîfi ile yad buyurmuş olduğu ahlâk-ı hamîdeden birisi noksan olmamak şartıyla kâffesine varis olmak şart-ı azam(en büyük şart)dır. Bu ahlâk-ı hamîdeye malik olmayan, mesela bir hulûk (ahlâk) veyahut iki noksanı olan bir kimse mürşid olamaz. Fakat mürşide vekil ve muavin olabilir. İcâb-ı maslahat mürşid-i kamil'in emirlerini tebliğ ile memur olabilir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 16.02.11, 10:16 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Alıntı:
Mısıroğlu, Dede Paşadan derslidir.Yani bir evvel ki şeyh.Şu anda bir kimseye intisabı yok.


Mısıroğlu'nun 80 ihtilalinden sonra dışarıya gönderen, hem de pasaportsuz olarak gönderen bizzat Abdurrahim efendidir. Bu maceralar, kendisinden bize nakledilmişdir. Hayret edersiniz. Abdurrahim efendiye de intisab etmişlerdir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 16.02.11, 15:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 30.12.08, 13:50
Mesajlar: 175
Allah Allah.Bana başka anlattı o zaman. : )


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Prof. Dr. Mustafa Kara: "Erken Kalkan Şeyh Olmuş !"
MesajGönderilme zamanı: 16.02.11, 20:49 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Vukuf-i Kalbi yazdı:
Allah Allah.Bana başka anlattı o zaman. : )


Belki, gizlemişlerdir. Zaman zaman, biz de hakaret edilmesin diye mübarek isimleri gizliyoruz.

Sebil Dergisi, 1 Haziran 1989 Sayısında Türkiye'den ayrılışına ilişkin ayrıntılı hatıraları yayınlanmıştır.

Ordan birkaç paragraf:

O gün ikindi vaktinden sonra evin oturma odasında çay içiyor, sohbet ederek gidip teslim olmak üzere İstanbul’dan gelecek bavullarımızı bekliyorduk ki; ev sahibi gülerek yanımıza geldi ve dedi ki:

- Bizim hanım tekin değildir. Paşa’nın (son devrin büyük meşayihinden Bayburtlu Dede Paşa Hazretleri’ni kastediyor) çok duasını almış, hizmetinde bulunmuştur. Piran’ın himmetiyle olacak ki; gördüğü rüyalar aynen çıkar. Hem de pek sık ve pek net rüyalar görür. Şimdi içerde ikindi namazını kıldıktan sonra divanın üzerine uzanmış ve uyuya kalmış. Sizin hakkınızda bir rüya görmüş, garip bir şey.’

Bu girizgahla başlayınca merakımız uyanmıştı. Hemen sorduk:

-Nasıl bir rüya görmüş?

Anlattı:

- Mazhar Bey’le ikiniz buradan çıkmış, ileriye doğru gidiyormuşsunuz. Zemin, yemyeşil çimenlikmiş. İleride yüksek Harbiye Binası görünüyormuş. Bizim Hanım sizi uzaktan gözleriyle takip ediyormuş. Tam Harbiye Binası’nın önüne gelince duraklamışsınız. Kısa bir konuşma ve müşavereden sonra Mazhar Bey’le birbirinizden ayrılmışsınız. O doğruca Harbiye Binası’nın içine girmiş. Siz ise Harbiye Binası’na arkanızı dönerek hızlı hızlı oradan uzaklaşıp kaybolmuşsunuz. Bundan sonra hanım uyanmış. Kadir Bey hapse girmeyecek diyor.’

- Hayırdır inşallah!..dedik ve bu rüyaya bir mana vermedik. Çünkü ikimiz de gidip teslim olmak üzere İstanbul’dan gelecek valizlerimizi bekliyorduk. Hapse girmemek veya teslim olmamak diye bir mesele mevzubahis değildi. Gerçi Mazhar Bey o senenin Şubat ayında MSP Genel Kurulu’ndan istifa edip ayrılmış olduğunu gösteren vesika ile hapse girmeden bu vartayı atlatmaya çalışmıştı. Fakat bu gayretten hiçbir netice hasıl olmadığı için O da kadere boyun eğip gidip teslim olmak için ortağının İstanbul’dan getireceği valizi beklemeye koyulmuştu. Rüya o andaki realitelere uymuyordu.

Bir müddet bu rüyanın tahlil ve tevili üzerinde fikir yürüttük. Sonra gelip giden bazı meraklı dostlarla sohbet edildi. Böylece vakit bir hayli ilerlemiş oldu. Misafirler arasında ihvanımız çoktu. Bu sebeble birinin aklına hatm-ı hace yapmak geldi. Hatmi- Hace’den sonra oturmuş çay içiyor, müdavele-i efkarda bulunuyorduk ki, birisi Efendi’ye (Abdurrahim Reyhan efendim hazretlerine) telefon edilip bir emirleri olup olmadığını sormayı teklif etti. Bu yapıldı. Efendi misafirlikteymiş. Oraya adam gönderilerek soruldu. Gelen cevapta yanlış nakledilmiş değilse, bir garipti.... Efendi, “hiç korkmasınlar, hiçbir şey olmayacak. Onlar umduklarının %99’unu yapamayacaklardır. Kadir Bey’le Mazhar Bey yurt içinde iseler, teslim olsunlar.’ Kimse teslim olalım mı, olmayalım mı diye sormuş değildi. “Yurt içinde iseler” de ne demek oluyordu? Kendisine sual sorulan zat bizim yurt içinde olduğumuzu zaten biliyordu. Acaba haberi bize telefonla nakleden genç mi yanlış söylüyordu!? Her kafadan bir ses çıkmaya başladığı sırada İstanbul’dan beklediğimiz valizler geldi. Artık gece vakti gidip teslim olunmak düşünülmezdi. Buna rağmen Mazhar Bey acele ile o gece gidip teslim olmaya taraftar görünüyordu. Halbuki gece vakti bütün selahiyet nöbetçi amirinde olurdu. O ise menfi ruhlu bir insansa, bize her şeyi yapabilirdi.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 11 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye