Bir kutlu gönle gir [Uşşak Medhâl]
Eskimeyen musikimizde,bir topluluğun programı başlamadan, toplu halde sazların çaldığı küçük saz eserlerine “Medhâl” adı verilir. Tek bir sazla yapılan Taksim formunun derli toplu; bir usûle uydurulmuş nota ile çalınan değişik bir şeklinden ibarettir. Son devir bestelkârları tarafından yazılmış ve benimsenmiştir. Günümüzde bu form üzerinde uğraşan bestekârların başında Prof. Dr. Sayın Alâeddin YAVAŞÇA bulunmaktadır. Bundan sonraki satırları bir taraftan 189. mestmp3 suretindeki üstadın Uşşak Medhâli ile dinlenirken okumanızı istirhâm eyleriz.
İnce fikirli canlara,
O gül, aşkın mihrâbıdır,tende cânım “Gül” diyor, Mihrâbıdır “Gül” uşşâkın,âh eder bülbül diyor, Tende cânım âh eder, dil-beste gönül diyor, “Gül” diyor, bülbül diyor, gönül diyor,Rasûl diyor.
O, Efendiler Efendisi, Allah’ın müjdesi, insanlığın müjdecisi O, hem “Halîl” hem “Habîb”, hem “Sıddık” hem “Emîn” O, sevgi tohumları atıp, kardeşlik duyguları yeşerten; toprağa yağmur, karanlığa nûr, beşeriyete gurur ve gönlümüze sürûr olan Sevgililer Sevgilisi... Bakın ne buyuruyor muhabbete ve zıddına dair: Sana günah olarak, husümeti devam ettirmen yeterlidir.(çünkü bu, gıybete kapı açar) [Tirmizi, Birr, 58] Muhabbeti sâdık olanlar, sevdiğinin yolundan gider ve ona itaat eder... O’nun yolunun altın silsilesinden Bayezid-i Bistamî'ye (k.s.) müracaat eden bir derviş: "Beni Allah'a (c.c.) yaklaştıracak bir amel tavsiye et." deyince. Bayezid (k.s.) ona, şu öğütte bulunur: "Allah'ın veli kullarını sev! Onların gönlüne girmeye çalış! Çünkü Allah (c.c.), her gün o ariflerin kalplerine 360 defa nazar eder. Bu nazarlar esnasında seni de orada bulsun!.." Süleyman (a.s.), Sebe melîkesi Belkıs'a îmana davet eden bir mektub gönderdi. O zaman putperest olan Belkıs mektubu okuyunca: "Beyler, ulular! Bana şerefli bir mektup gönderildi. Mektup Süleyman'dandır. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile başlamaktadır." dedi. Bu tâzim dolayısıyla bazı alimler: "Belkıs, Süleyman'ın (a.s.) mektubuna hürmet edip değer verdiği için îman ile şereflendi." demişlerdir. Peygamberlerin ve evliyanın hakîkatinden uzak kalmış, onlardan feyz alamamış, esrar-ı ilahî'den nasipsiz olan ve şekilden öteye gidemeyen kimseler için Hz. Pir Mevlana (k.s.) buyurur. "Sen, solmuş ve ruhu çürümüş bir gönlü teneşir tahtasına yatırıp taraf-ı ilahî'ye götürüyorsun!.." Cenab-ı Hakk sana buyurdu ki: "Ey küstah ve cür'etkar! Burası kabir midir ki, huzuruma ölü bir kalb getiriyorsun?!."
"Git de huzuruma esrar-ı ilahî ile diri olan bir gönül getir ki, dünyanın yeşillik ve gülistanlığı onun sayesindedir..." Tasavvuf, Âdem baba mesleğidir. Dünya var oldukça İsâ nefesli yüce insanlar var olacak ve onlar, dikenler içinde yetişen güller misâli kokularıyla kendisini tanıyıp sevmek bahtiyarlığına eren müstaid kişilere âdemiyyet esrârını anlatacaklardır. Hak bizlere öyle bir ilim ihsan buyursun ki, Muhabbeti İlim ile Mârifete tebdil edelim!
MİMlesin bizi Rahman! Ya Rab! Kalblerimizi, Kuran'ın nürundan, Habîb'inin ve velîlerinin muhabbetinden ayırma!.. Bir kutlu gönülle arasını iyi edip, ince bir yol kurana selam olsun.. Güzel(i) düşünün, Hoşça kalın, hoş olun efendim..
Vakt-i şerif, Cuma, ömür ve şahsiyetlerimiz, ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah, Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaat û nebi cümlemize nasib ola efendim Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da huzur bulasınız efendim
|