Yaban Gülü…
İçimi fokur fokur kaynatan, İbrahim'in ateşi mi ne! Nedir bu çekicilik bu gizem bu istek… Sırlı Sina yarımadasında yalın ayak yürüyen Musa gibi Benim için Babil Asma Bahçelerinin perdesini kaldır, utangaçlığı aş ve… Ey nefsim yönünü ekvatora dön. Birden parlayan yanardağ ateşinde geçmişimle sön Ve hisset ki parmaklarımdan dökülen her inci Yansıtır sadece ruhumuzdan gelen sevinci. Bir kere senden ölüdeniz tadında kalbime acı girdi Artık yüz üstü yatamam, asla… Ayıramaz ne Havran ne Harran ovası Ayrılsa da ülkeler… Kokladığım toprak humus ya da çorak olsa Amelimi alır uçar kartal doruklara! Bakteriler çürütür Süleyman peygamber asasını cin mescidinde Yıkılan benim cesedim Cinlere özgürlük verir gizem! Geleceği bilemez garipler, gizemi nerden bilsinler ki... Sadece hayvani eğlenirler! Ekvator çizgisinde tsunami dalgalarında çırpınıyorum Bir yön kendine çekecek, çekecek olmasına da Akbaba gagasında şekillenecek tenim paramparça… Ya taş çekeceğim firavun mabetlerine Ya satılacağım köle pazarlarında Yusuf gibi Ya Pranga mahkûmu Akdeniz gemilerinde yaşam fosilleşecek Ya Filistin mülteci kamplarında duvar olacağım zalimlere! Deniz yarılmış görseler de Yecüc Mecüc’e duvar örselerde Gökten bedava yemek gelse de İlla ki ölümü tadacak gizem, gafillere! Her şey hayal, gerçeği inatla isteyen beyin Eşyaya adını koyun, hatta mucize deyin Allah’ın gölgesi halifeler Kopacak kıyamet yaydıkça hurafeler! Ya… Tek gerçek yaratılışın özü toprak elleyin Aşk varsa gizem ölmüş defleyin… Gördüyseniz o çölde bir yaban gülü, Yaşadığınızı cennet belleyin!
Saffet Kuramaz
|