29 Ekim
Abdurrahman Dilipak a.dilipak@vakit.com.tr Vakit
2009-10-29
Bugün Cumhuriyet ilan edildi..
Mustafa Kemal, Meclis’i açarken, “Halife ve Hakan efendimiz” diye başlayan mektuplar gösteriyordu saraya. Meclis’in “ilk ve son sözü” bu olacaktı.. Ama olmadı..
Sonradan öğreniyoruz ki, Mustafa Kemal Trablus’a giderken bu fikre sahipmiş. Anadolu’ya çıktığında da.. Sıvas ve Erzurum kongrelerinde konuşulan konu bu değildi..
Cumhuriyet “cumhur”un fikri değildi.. Zaten soran da olmadı..
Hilafet ve saltanatı ihya için kurulan kuvvayı milliye hareketi, hilafet ve saltanata karşı siyasi bir harekete dönecekti bir süre sonra CHP adıyla..
Yakub Kadri, Son Saat’te bu Cumhuriyeti şöyle anlatır..
Yeni Cumhuriyetin aydınlarından bazıları Hitler ve Musolini hayranıdır, bazıları Stalin.. Kimileri birbirini “Yoldaş” diye selamlar, kimi Hitler bıyığı bırakmıştır ve ortak bir idealden sözeder, kimileri Musolini’nin faşist rejimini bir terbiye diktatörlüğü olarak görür ve Yavru Kurtlar ve Kara Gömleklilerle Musolini’nin izini sürdürmek ister.. Taksim anıtındaki Sovyet generallerinin heykelleri boşuna konmadı oraya!
Yeni Cumhuriyet, monarklarla yönetilen monarşilerden pek farklı değildir. Monarşi “Tek Adam” rejimidir. Ama Cumhuriyetin de tek adamı vardır.. Meşruti monarşilerde çok parti de olabilir, ama dahası yeni Cumhuriyetin tek partisi vardı..
Ulus devlet olacaktık.. Onun için bir ulusal kimlik, tarih, dil ve kadro gerekli idi...
TDK, TTK neyin nesiydi sanıyorsunuz? Ya da devrimler?
Bilmeyenlere hatırlatalım, “Hacı, hoca, paşa, bey” demek yasak..
Hilafet de kaldırılmamıştır. Resmi belgelere göre, “Hilafet mana ve mefhum olarak Cumhuriyet ve TBMM’nin hası manevisinde mündemiçtir..”
Yasa aynen şöyle. İlgili maddelerini yüksek bilgi ve ilgilerinize arzederim efendim..
Bunlar korumaya and içtikleri değerlerin farkında değiller.. Bu arada 431 sayılı yasa “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” devrim yasalarındandır.. Tabiî “değiştirilememesi” ne demek, bu da ayrı bir tartışma konusu.. Değişmeyen bir şey olabilir mi? Din mi bu? O zaman “inkılabçılık” ne demek oluyor?
Kimilerine göre Kemalizm bir din. “Onlar için “Türkün dini Kemalizmdir” nitekim!? Dinde reform çabaları ya da “yeni Amentü” arayışları, İslamı bu “Medeniyet dininin standartlarına yükseltme” çabasının adıdır. Resmi din öğretisi ya da “aydın din adamı” arayışı da TSE damgalı bir dinin öğretilmesi ve bunun misyonerliği için gereklidir. Bu çabaları ile yeni Cumhuriyet kimilerinin gözünde resmi ideolojisini ve tarih telakkisini dinleştiren bir teokratik rejimdir adeta.. Dışarıdan bakan biri için ise devletin dine egemen olduğu bizantinist bir yapı..
Yani, Laik Cumhuriyet iddiaları kocaman bir yalan bu çevrelerin..
Zorunlu din dersleri, ele geçirilen dini vakıflar, maaşa bağlanan imamlar, yasaklanan İslami yaşam ve devletin sınırlarını çizdiği din öğretimi.. Dinin ekonomik, sosyal, siyasal alandan, kamusal alandan tecridi çabaları.. Dinin yok edilmeye çalışılan ekümenik karakteri, evrensel kardeşlik yapıları ve engellenen dini vergiler, dini, kurumlar, dini yayınlar..
Yasa çok açık ve net: “HİLAFETİN İLGASINA VE HANEDANI OSMANİNİN TÜRKİYE CUMHURİYETİ MEMALİKİ HARİCİNE ÇIKARILMASINA DAİR KANUN. Kanun Numarası: 431, Kabul Tarihi: 3.3.1924, Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 6.3.1924, Sayı: 63, Yayımlandığı Düstur: Tertip: 3, Cilt: 5, Sayfa: 323. Madde 1 - Halife halledilmiştir. Hilafet hükümet ve cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan Hilafet makamı mülgadır.”
Peki hilafet ne demektir?..
Bu yasaya göre Cumhuriyet hükümetinin hilafet misyonuna sahip çıkması gerekmiyor mu?
Neymiş, hilafet, mana ve mefhum olarak nerede mündemiçmiş! Oku bakiiiim!
Sahi bu arada Cumhuriyetin nitelikleri neydi? Hadi bakim, bir çırpıda sayın şu 6 ok’u.. Hangisi hayatta?. Demokrasi bunun neresinde bir de bana onu gösterin.. “Ulus” kim, “çoğunluğu” nerede?
Ulusal bayram günü, ulusal egemenliğin tecelligahı olan bir makamda, bakalım bu sene bildik boykotlar, görüntüler yaşanacak mı?
Darbelerin gölgesinde, “mana ve mefhumundan uzaklaşmış”, darbecilerin elinde brifinglenmiş, andıçlanmış, halkın fişlenerek baskı altına alındığı, toplumun inanç, tarih, kültür değerleri ve kimliğinin baskı altında tutulduğu, derin güçlerin elinde bir azınlık diktasının zebunu solgun bir Cumhuriyet..
Cumhuriyet bayramınız ulusal anlamda kutlu ve hilafetle özdeş anlamı ile mübarek olsun efendim!?.
Selam ve dua ile.
***
Bu arada ben, cumhuriyete karşı biri değilim.
Teorik anlamda cumhuriyeti, monarşiye tercih ederim.
Ama pratik anlamda demokratik ve insan haklarına saygılı meşruti bir monarşiyi de faşist, insan haklarını hiçe sayan bir cumhuriyete tercih ederim..
Unutmamak gerekir ki, İngiltere, Japonya ve daha birçok AB ülkesi monarşi ile yönetilirken Hitler Almanyası, Musolini İtalyası, Stalin Rusyası, ya da bugünkü Kuzey Irak, dünkü Saddam yönetimi de birer cumhuriyetti. Cumhuriyet, uygulamaları ile her zaman erdemli bir siyaset uygulamayabilir.. Cumhuriyetin partisi varsa, orada hâlâ tek parti rejimi devam ediyor diye düşündüğümden CHP’yi, cumhuriyetin bu fikriyattaki gazetesini, meyhanesini sevmem. Lokantasını, sucuğunu, işkembesini severim.. Cumhuriyet Çalışma Grubu’nu sevmem. “Laiklik olmadan cumhuriyet, cumhuriyet olmadan demokrasi olmaz” tekerlemesine de inananlardan değilim..
Bu arada, camilere siyasi mahya hazırlatanlar, Cumhuriyet Bayramı için nasıl bir hutbe hazırlattılar acaba, göreceğiz.. Yoksa Hz. Muhammed (SAV) de bir Cumhuriyetçi miydi? “İstişare” ve “şûra” ayetleri cumhuriyete mi işaret ediyor? Yok canım daha neler..
Her gördüğün sakallıyı baban sanma derler Anadolu’da..
Hani Bakü Doğu Halkları Şûrası’nda Sovyetçi mollalar çıkıp, “Şûra” demek olan “Sovyet” kelimesinden kinaye yolu ile, Kur’an-ı Kerim’deki “Aranızda şûra ile karar verin” ayetini, “Aranızda sovyetle karar verin” şeklinde yorumlayarak, Arapça’da “Şurevi” demek olan komünizmi Kur’an-ı Kerim’in mehdiyeti olarak takdim etmiyorlar mıydı?