Sufiforum.com

17 Nisan 2011 Pazar günü İstanbul Hoca Ahmed Yesevî Vakfı Başkanı Erdoğan Aslıyüce'nin ev sahipliğinde kahvaltı sonrası Yesevî ve Yesevilik konulu sohbet yapıldı.

15 Nisan 2011 günü Cuma günü Cuma namazı için gittiğim Beşiktaş'taki Yahya Efendi Dergahı'nda medfun Hz. Pir Yahya Efendi ile M. Nuri Şemseddin Hz. ile önbahçede medfun Abdulhay Öztoprak Efendi Hz.ni de ziyaret ettim.


Hz. Pir Yahya Efendi Sandukası


Miftahu'l-Kulub yazarı M. Nuri Şemseddin Hz. nin Sandukası

Yahya Efendi Dergahı'nda başlanan restorasyon çalışması hâlâ sonuçlanmamış. Bahçesinde onlarca evliyaullahın medfun olduğu dergahın bahçesinin manzarası perişan halde idi.

Haziresinde birçok sanat eseri sergilenen türbe ihya edilirse ziyaret etmek gerek.


Yahya Efendi Dergahı'ndan iki nakşbendi başlıklı kabir taşı

Allahu Teala razı olsun, hocam,
yediğin içtiğin senin olsun demişler:
gördüğün Güzel(-lik)lerden haber ver..

Sohbet yaklaşık 1,5 saat sürdü; sorularla 2 saati buldu.

400 sayfalık kitabın bölüm başlıkları üzerine birer cümle söylemek dahi süreyi doldururdu.

O yüzden derinlemesine bir takdim olmadı bence...

Sorular arasında en ilginç olanı: Hz. Pîr-i Yesevî'nin soy bakımından Hz. Ali k.v. evladı olduğuna ilişkin açıklamama itiraz içereni idi. Oysa belgelenmiş bir gerçek bu.

Bir de medyanın etkisi ile Nakşibendilik imajının oldukça hasarlanmış olduğunu anladım. Yesevîlik ile Nakşbendilik arasındaki akrabalıktan söz ettiğimde Barzani ailesinin de Nakşbendi olduğu, Nakşbendilerin T.C. düşmanı olduğu gibi olumsuz bir yargılama taşıyordu bazı sorular.

Sonuçta ülkemizde Ahmed Yesevî'ye ilgi duyanların bile tasavvuf ve tarikat yapılanmaları konusunda bilgi eksikliği içerisinde olduklarını anladım.

Bu bilgi eksikliğine bir de medya vb. unsurların olumsuz propagandaları ile Aczmendiler gibi absurd tarikat örnekleri de eklenince tasavvufun toplumsal sıkıntılara bir çözüm kaynağı olarak sunulmasında cidden aşılması gereken psikolojik engeller sözkonusu olduğu anlaşıldı.

Asıl dinleyiciler nasıl anladı anlatılanları; onu ölçemedim...

Âminn..

Çok güzel bir haber aldım:

Kazakistan'ın Sayram kasabasında bir evin duvarları aşırı yağıştan yıkılmış; duvar yıkıntısından çıkan bir demir sandıktan şimdiye kadar bilinenlerden çok daha eski bir Divan-ı Hikmet nüshası çıkmış. İnşaallah bu haber doğrudur ve Divan-ı Hikmet'in hacmi yeni ortaya çıkacak hikmetlerle zenginleşir.

Bu habere tanık olan bir dost ise Musa-Hızr kıssasındaki yıkık halde iken Hızr A.s.ın tamir ettiği duvar ile ilgili ayeti hatırlattı...

(Hz. Yesevî'nin silsilesinden Türkistan kökenli bir kardeşim verdi bu haberi ve bu nüshayı incelemek üzere yakında Türkistan'a gideceğini söyledi.)