cogito yazdı:
Abi öyle diyosun lakin, Kuran'da indirilen her hüküm açık ve seçik olarak "anlamamız" için indirilmiştir.
“Böylece (ey Peygamber!) Biz bu (ilahi kelamı) senin kendi dilinde kolay anlaşılır kıldık ki, insanlar düşünüp ondan ders alabilsinler" (44:58)
"Bunlar Kuran'ın, özünde açık olan ve gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan ilahi kitabın mesajlarıdır" (27:1)
Ve Rasul de bizden hiç bir şeyi saklamamıştır:
"Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir."
Kuran bizim için bir hidayet mesajı ise, onu anlayamamamız gibi bir durumun olmaması gerekir. Bu yüzden Kuran bir sır kitabı, gayb kitabı değildir.
Hz. Musa'nın isminin Hz. Muhammed'den daha fazla geçmesi görünüşte öyledir. Kuran’da geçen lam-ı tarifli tüm rasul ve nebi kelimeleri, ve hatta “ke”ler (sana, seni…) Hz. Muhammed’i ifade ettiği için onun adına birkaç ayette bir rastlayabilirsiniz. Kaldı ki o bir rasuldür, elçidir, elçiler için önemli olan mesajda isimlerinin geçmesi değildir, mesajı iletmeleridir. Ve o da bunu hakkıyla yapmıştır.
Yine düşünmüyoruz. Bana, insanlara hitap etmeyen bir kitap nasıl bizim için indirilmiş bir yol gösterici olabilir. Eğer Allah onda sır saklayacak olsaydı bu bizim için bir şey ifade etmezdi. Her bir kıssa bizim için öğütler içerir. Biz Kuran’da Yahudileri okurken, hitabı kendi nefsimize çevirirsek, hangi buzağılara taptığımızı görürsek, o zaman Kitabı okumuş oluruz, yoksa Kitaptan bildiğimiz sadece “emaniy- kuruntu” düzeyinde kalır.
Yusuf kıssası da bundan istisna değildir. Değil sadece Mekke ve Medine halkı, tüm asırlar o kıssadaki her bir ayetten sonuna kadar istifade eder, etmiştir de. Bakın Mekke- Medine halkına ne faydası var dediğiniz Yusuf kıssasının sonunda Allah ne diyor:
“Gerçek şu ki, bu insanların kıssalarında kendilerine kavrayış yeteneği verilmiş kimseler için mutlaka çıkarılacak bir ders vardır. (Vahye gelince,) o hiçbir şekilde (insan tarafından) uydurulmuş bir söz olamaz: tersine, o, kendisinden önceki vahiylerden doğru ve gerçek adına ne kalmışsa doğrulayan ve inanmak isteyen insanlara her şeyi açık seçik bir biçimde dile getiren, hidayet ve rahmet (bahşeden ilahi bir metin)dir”
Allah apaçık böyle bildirmişken, kusura bakmayın ama ben onun bildirdiğini kabul etmeyi yeğlerim.
Mesele Kuran’ı bir gayb kitabı olarak duvara asmak değil, ondan burada bahsedilen dersi çıkartmaktır.
Allah gaybını ancak razı olduğu rasullerine açar.
“O, gaybı bilendir, fakat gaybı üzerine bir kimseyi apaçık haberdar etmez. Ancak seçtiği resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür (72:27,28)
Aynı Kur'an-ı Kerimde Peygamberimize, Kitabı açıklama emri de verilmiştir. "
Kitabı açıklayasın diye.." "
Sana kitap ve hikmet verdik"... Buradaki hikmet Sünnet-i Seniyyedir.
Sünnet-i Seniyyeyi alan aktaran ve muhataplarına izah eden de Ashab-ı Kiramdır. Ashabdan aldıklarını bize nakledenler de mezhep imamları ve ulemadır.
Dolayısıyla, ulema olmadan Sünnet, Sünnet olmadan da Kur'an anlaşılamaz. Yanlış anlama ihtimali fazladır. Nitekim Ehli Sünnet (muteber) ulemayı boş veren nice fırka, Kitap ve sünnetten ayrılarak bid'atlere; bizim anlayacağımız, yanlış inançlara sapmışlardır.
Kur'an'ın açık olması, hükümlerinin kesin ve net olduğu anlamındadır. Yoksa her eline alan onu kolayca anlar anlamında değil.
Hele bir de meal meselesi var ki mealin yanlışlıkları ve kısırlığı karşısında bir Müslümanın ben mealden İslam'ı anlarım demesinden daha büyük bir akılsızlık yoktur. Ves'selam
Not: Ruhlar birbiriyle mülaki olamaz, görüşemezler diyordunuz. Kitap ve Sünnetten bunu ispat edemediniz. İşte, ben kendim İslam'ı kendi başıma anlayabilirim'in neticesi: Devreden çıkardığınız Sünnet ve ulema yerine kendi şahsi fikirlerinizi, zanlarınızı, tahminlerinizi, hevalarınızı koyarsınız böyle... İnsanın kendi şahsi fikirleri ve zanları ise İslam değildir. Kıymeti de yoktur.