Allah cc. Razı olsun aziz, bu çok güzel bir anektod ezberleyelim inşallah..
sabah vaktine mükellefiyetin evaili dersek yani akil baliğ olduktan sonra -derhal- tasavvuf vacib (gerekli) oldu manası çıkar.. sabah vakti hidayetin ilk demleri manasına da gelebilir.. bu durumda gerçek hidayet intisabı müstelzimdir deriz.. ; yani cahiliyyeden sonra gerçek ma'nada hidayetin (tevbe ve inabe) ancak tasavvuf ile hasıl olabileceği manasında......
öğle vaktine ise ortalama bir ömrün evasıtı diyebiliriz.. kişi ömrünün sabahında yahut öğle çağında salihlerin irşadı ile sahih tasavvuf keyfiyeti üzre Mevla'sına yönelmez ise çok geçmeden bir cinnet felaketiyle karşılaşabilir.. iş bu cinnet ma'nen intihardır ki; akaid ve amelde ehl-i sünnet dairesinden sapmaya derler...
"..hem fakih hem sufi ol..!" Allah cc. Razı olsun.. bu da çok kritik bir vasiyet.. fıkıh çok mühim azizler, her şeyin bir rüknü esası ve temeli var şartlar tahakkuk etmedikçe ibadetler batıl olur.. haram ve helal bilinmez de habisle tayyib biribirine halt edilirse tevbe ve inabe gerçekleşmez.. binaen ala haza ameller berheva olmamak içün fıkıh ilmi öğrenmek lazım geldi.. ki sıfat-ı fıkıh zahir olmadıkça 'sufilik' boyası (Sıbğatullah) batına yar olmaz...
|