Peygamberimizin Kabrinde Diri Olması Ve Namaz Kılması
Peygamber (s.a.v.), kabrinde diri olup namaz kılmaktadır. Aynı zamanda O'nun kabrinde, ümmetinin kendisine olan salât ü selâmlarım tebliğ etmekle mükellef ve müvekkel bir melek bulunmaktadır. Bu suretle Peygamberimiz de kendisine salât ü selâmda bulunanlara mukabelede bulunmaktadır.
El-Esbehânî'nin Terğîb'teki Ebû Hüreyre'den rivayetinde şöyle denilmiştir:
"Peygamber (s.a.v.): "Her kim bana, kabrimin başında salât ü selâm ederse, o bana teblîğ edilir" buyurdu. [1]
Ahmed, Nesâî, sahihtir kaydiyle Hâkim, Beyhakî ve Bezzâr; îbni Mes'ûd'dan rivayet ederler.
O şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu:
"Allah'ın, yeryüzünde dolaşmakta olan birtakım melekleri bulunmaktadır. Bunların vazifeleri, ümmetimden bana salât ü selâm edenlerin salât ve selâmlarını bana ulaştırmaktadır." (Ibni Adiyy de Ibni Abbas'tan bunun bir benzerini rivayet etmiştir.)
Kâdî îsmâîl, "Peygamberimiz'e salât ü selâm'm fazileti" hakkındaki eserinde Ali'den şöyle rivayet eder:
Resûlüllah (s.a.v.) buyurdu:
"Sizler, nerede bulunursanız bulunun, bana salât ü selam ediniz! Zira sizin salât ü selâmlarınız bana tebliğ olunur." [2]
Kâdî Îsmâîl, Eyyûb'tan şu rivayeti nakletmiştir:
"Bana ulaşan bîr habere göre, Peygamber'e (s.a.v.) getirilen salât ü selamları, O'na ulaştırmakla mükellef ve müvekkel bir melek bulunmaktadır."
ibni Râhâye îbni Abbas'ın şöyle dediğini nakleder: "
Ümmet-i Muhammed'den her kim peygamber'e (s.a.v.) salât ü selâm gönderirse, bu buna müvekkel olan melek tarafından mutlaka Peygamber Efendimize: "Senin ümmetinden falan kişinin sana olan salât ve selâmıdır!" diyerek tebliğ olunur."
Ebû Dâvud, Ebû Hüreyre'den (r.a.) şöyle rivayet eder:
Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Ümmetimden herhangi bir kimse bana sâlât ü selâm getirdiği zaman, Allah mutlaka ruhumu bana iade eder de ben o kimsenin salât ü selâmına karşılık veririm![3]
Ebû Nuaym, Saîd bin el-Müseyyeb'in şöyle dediğini nakleder:
Ben, Harra Gününün gecelerinde Resûlüllah'm Mescidi'nde kaldığım zaman, bu Mescid'de benden başka kimse yoktu. Ben ise, her namaz vakti geldiğinde, Resûlüllah'm kabrinden ezan sesi duyardım." [4]
(Zübeyr bin Bekkâr'm Saîd'den rivayeti de bu merkezdedir.)
Ebû Yâlâ ile Beyhakî'nin Enes'ten rivayetleri ise şöyledir:
Peygamber (s.a.v.), bir hadîslerinde şöyle buyurdular: "
Peygamberler, kabirlerinde diridirler ve namaz kılarlar." [5]
Ibni Sa'd, el-Vakıdî tarikiyle Şebel bin Aladan rivayet eder. O da babasından, şöyle demiştir:
Bir gün Peygamber (s.a.v.), Fatıma'ya hitaben buyurmuştur ki: "Kızım, ben vefat ettiğim zaman; "Innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn!" diyerek istircâda bulun. Zira Allah'ın indinde her bir musibetin karşılığı, ecir ve sevabı vardır..."
îbni Sa'd'ınAta bin Ebû Rebâh'tan rivayeti de şöyledir:
Resûlüllah (s.a.v.), bir defasında buyurdu ki: "Sizden biriniz bir musibetle karşılaş&tığı zaman, benim hakkımdaki musibetini hatırlasın! (Benim için "Pey-gamberimiz'i kaybetmiş olmaktan daha büyük musibet mi olur?" diyerek, musibetinin acısını hafifletmeye çalışsın...) Zira bir müslüma-nın en büyük musibeti, beni kaybetmiş olması sebebiyle uğradığı musibettir."
Beyhakî ise Ümmü Seleme den nakleder:
O, bir gün, Peygamber'i (s.a.v.) kaybetmiş olmayı hatırlar ve: "Bışımıza çöken, ne büyük bir musibettir, hey!... Biz, Peygamberimiz'i kaybettikten sonra, başımıza gelen musibetlerin her biri, bize çok hafif gelmiştir. Zira, o sırada biz, esas musibetimiz olan Peygamber'i (s.a.v.) kaybetmiş olduğumuzu hatırlar, böylece diğer musibetler gözümüzde küçülür giderdi." demiştir.[6]
dipnotlar.
[1] İbni Kesir, bu rivayetin senedinde Muhammed bin Mervân'ın bulunduğunu ve onun metruk olduğunu söylemektedir.
[2] Kâdî ismâîl bunu Ali bin Huseyn bin Ali tarikiyle şöyle rivayet etmiştir:
"Peygamber (s.a.v.) buyurdu:
Sakın sizler benim kabrimi bayram yerine çevirmeyiniz! Kendi ev-lerinizide kabir hâline getirmeyiniz. Nerede bulunursanız bulununuz, bana salât ü selâmlarınızı getiriniz! Zira sizin salât ve selâmlarınız bana teblîğ olacaktır."
Hafız ibn Kesir ise, bu rivayet hakkında şöyle demektedir:
"Bunun senedinde mübhern bir râvî bulunmaktadır.
Fakat bu rivayet, mürsel olarak bir diğer tarîkten dahî nakledimiş bulunmaktadır."
[3] Bunu yalnız Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.
Fakat Nevevi de El-Ezkâr adlı kitabında bunun sahih olduğunu söylemiştir.
[4] Eğer, gerçekten bunu bu şekilde Sâid bin el-Müyesseb söylem işse; O büyük bir zattır. Tâbiin'dendir. Muhakkak doğru söylemiştir. Fakat biz korkarız ki, bu onun adına uydurulmuş bir şeydir.
[5] Herhalde bu, Mirâc ve Isrâ Hadisinden alınmıştır. Zİrâ orada Peygamberimiz; Musa (a.s.)'ı kabrinde namaz kılarken görmüştü. Fakat buradaki Enes Hadisi muztaribtir: Merfu olarak da, mevkuf olarak da rivayet edilmiştir.
[6] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 550-552.
_________________ Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |
|