Kayıt: 22.12.08, 23:18 Mesajlar: 238
|
Allah razı olsun aziz molla.. bir gazve dönüşüydü.. cafer-i Tayyar (ra.) mübarek peygamberimizden duyduğu iltifat karşısında kendisini tutamadı ve yerinden hopladığı gibi Resulullah (sav.) huzurunda raksa geldi.. o mübarek hazret AŞK ve CEZBE ile Habibullah huzurunda amuda kalksa ve takla da atsa ma'zur idi.. o manevi bir muştudur ki laf u güzaf ile anlaşılması mümkün olmaz.. soru şu: o hal bir kişide mümted olsa kendini sema' dan alıkoyabilir mi..? elbette koyamaz..! sema' öyle ademler içün elzemdir etmese erir helak olur diyor azizler.. aşık bir yerde yüreğini soğutuyor sema' ile.. ama bu fakir Hz.Mevlana efendimizin semaını öyle görmez; Cenab-ı Celaleddin (ks.) -bilhassa ahir ömründe- salikleri tutuşturup yakmak içün sema' ile deveran eylemiştir.. yoksa sema' o hazret içün elde bir ibrik seccade ve tesbih aleti gibi araçtır nihai netice değil.. mesela Ebu Said Ebul-Hayr efendimiz dahi sema' ehli idi..ona rağmen İmam-ı Rabbani hazretleri bu zatı Nakşıbendi/Hacegani zümresinin mazhar olduğu nisbet devletinde ortak bilir.. tabii bu durum [yani sair cehri silsilelerden gelip silsile-i Hacegan'ın nisbet derecesine çıkma işi] son derece nadirattandır: İmam-ı Rabbani efendimiz de [bir soruya cevaben] o hazreti bir istisna olarak zikreder...
|
|