sufiforum.com http://www.sufiforum.com/ |
|
Osmanlı'da Gençlik Terbiyesi http://www.sufiforum.com/viewtopic.php?f=156&t=4071 |
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) |
Yazar: | erbainer [ 15.04.10, 16:06 ] |
Mesaj Başlığı: | Osmanlı'da Gençlik Terbiyesi |
Osmanlı'da Çocuk Terbiyesi 18. YY.da İstanbul'da yaşamış ilmi ve eserleriyle temâyüz etmiş şahsiyetlerden birisi olan sufi Müstakimzâde Sadeddin Süleyman Efendi’nin “Âdâb-ı Ulü'l-Elbâb” kitabında gençlerin eğitimi ile ilgili tavsiyelerde bulunur: ÇOCUK TERBİYESİNDE ÂDÂB Çocuk, genç talebe ve hizmetçilerin hem sevecekleri hem korkacakları bir tavır sergilemek Hadiste konu ile ilgili olarak şöyle buyurulmaktadır: Muaviye İbnu Süveyd İbni Mukarrin anlatıyor: "Bizim bir azadlımıza bir tokat attım ve kaçtım. Sonra öğleden az önce döndüm, babamın arkasında namaz kıldım. Babam azadlıyı da beni de çağırdı. Sonra hizmetçiye: "Misilleme (onun yaptığınının mislini) yap!" dedi. Hizmetçi affetti. Bunun üzerine babam anlattı: "Biz Beni Mukarrin, Resûlullah (s.a.v.) zamanında tek bir hizmetciye sahiptik. Ona birimiz bir tokat vurdu. Bu hadise Aleyhissalatu vesselâm'ın kulağına ulaşmıştı: "Onu azad edeceksiniz!" emir buyurdular. Kendisine: "Ondan başka hizmetçileri yok!" dendi. Bunun üzerine: "Öyleyse onu hizmetlensinler. Ancak ne zaman ondan müstağni olurlarsa, derhal yol versinler!" buyurdular." Konuya örnek olarak verilen hadiste kişinin raiyetindekilere adil, hakkını savunacağı ve sevineceği şekilde davranması gerektiği anlatılmaktadır. Çocukları ve emri altındakileri terbiye ederken ifrat içinde olmamak Hadiste konu ile ilgili olarak şöyle buyurulmaktadır: Ebû Katâde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (s.a.v.), kızı Zeyneb'in kerimesi olan torunu Ümâme 'yi omuzunda taşıdığı halde halka namaz kıldırırdı. Secdeye varınca çocuğu yana bırakır, kıyâm için doğrulunca tekrar omuzuna alırdı.'' Konuya örnek olarak verilen hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) torununu namaz kıldırırken yanında bulundurmakta ve onunla meşgul olmaktadır. Bunu dini sevdirme ameliyesi olarak algılamak gerekir. Müstakimzâde’nin kanaati de aynı şekildedir. Mümkünse çocukları dövmemek ve onlara sövmemek “Mecburi kızgınlık durumunda ağırbaşlılık, vakâr, yüz ekşitme ile terbiye olmaları mümkün ise onların sevgisini kaybetmemek için dövmemeli ve sövmemeli.” Hadislerde konu ile ilgili olarak şöyle buyurulmaktadır: Câbir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.)'la birlikte ilk namazı kıldım. Sonra (s.a.v.) ehline gitti. Onunla ben de çıktım. Onu bir kısım çocuklar karşıladı. Derken onların yanaklarını bir bir okşamaya başladı. Benim yanağımı da okşadı. Elinde bir serinlik ve hoş bir koku hissettim. Elini sanki attar havanından çıkarmış gibiydi." Berâ (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh) Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'ye uğradı. Aişe hummaya yakalanmış, hasta idi. "Kızım, nasılsın?" diye hatırını sordu ve yanağından öptü." Mu'âviye İbnu'l-Hakem es-Sülemî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resûlullah (aleyhissâltu vesselâm) ile birlikte namaz kılıyordum. Derken cemaatten bir şahıs hapşırdı. Ben: " Yerhamükallah '' dedim. Cemaattekiler bana bed bed baktılar. Bunu üzerine (kızıp): "Vay başıma gelen, niye bana böyle bakıyorsunuz? ''dedim. Bu sefer ellerini dizlerine vurarak beni susturmak istediler. Resûlullah (s.a.v.) namazı bitirince (bana iyi davrandı), annem babam O'na fedâ olsun, ben O 'ndan, ne önce ne de sonra, ondan daha iyi öğreten bir muallim görmedim. Allah'a yemin olsun O beni ne azarladı ne dövdü, ne de evimi yıktı; sadece: "Namazda insan kelamından (dünyevi) bir söz münasib değildir, ona uygun olan söz, tesbîh, tekbir ve Kur'an kiraatıdır!" dedi. Abbâd İbnu Şurahbil anlatıyor: "Kıtlığa uğradım. Bunun üzerine Medine bahçelerinden birine girdim. Başak ovup hem yedim hem de torbama aldım. Derken sahibi gelip beni yakaladı, dövdü, torbamı elimden aldı ve beni Resûlullah'a getirdi. Durumu ona anlattı. Resûlullah (s.a.v.) mal sahibine: "Cahilken öğretmedin, açken de doyurmadın!" dedi. Sonra emri üzerine, torbamı saldı. (Sonra Resûlullah) bana bir veya yarım sa' miktarında yiyecek verdi." Muhasibî ’nin görüşü şöyledir: “Hanımının gönlünü alması için çocuğunu dövmesi, İslâm’ın prensiplerini, döverek, söverek benimsetmeye çalışması, anne-babasına saygı göstermek için akrabalarıyla ilişkilerini kesmesi, kendisine necâset bulaşır ve namazına zarar gelir korkusuyla, annesine, hanımına veya hizmetçisine kötü söz söyleyip dövmesi ve bütün bunları Allah için kızmak diye nitelendirmesi yanlıştır.” Hadislerden ve Muhasibî’nin görüşünde açıkça görüldüğü gibi çocuğun hatasından dolayı dövülmesi uygun görülmemektedir. Buna karşın anlatma, sevgiyi kısıtlama en fazla hafif sert ifadeler kullanarak uyarma metodu tavsiye edilmektedir. ---------------- KAYNAK: Zekeriya YILDIZ MÜSTAKİMZÂDE SADEDDİN SÜLEYMAN'ın (1718-1782) “ÂDÂB-I ULU’L-ELBÂB” ADLI RİSÂLESİ BAĞLAMINDA TARÎKAT ÂDÂBI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ YAYINLANMAMIŞ YÜKSEK LİSANS TEZİ (2007) |
Yazar: | dua [ 15.04.10, 16:15 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Osmanlı'da Gençlik Terbiyesi |
Osmanlıdaki enderun gibi,Ender bulunan özel yetenekli, üstün zekalı çocuklar ve gençler için özel eğitim kurumları olsa ne güzel olur.Özürlüler için var, hatta tüm giderleri devlet tarafından karşılanıyor ama üstün yetenekliler için yok.Normal okullarda böyle çocuklar köreltiliyor. İstanbulda üstün zekalılar için böyle bir okul vardı kapandı sanırım. |
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) | Tüm zamanlar UTC + 2 saat |
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group http://www.phpbb.com/ |