Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani Sultanul Evliya
Çarşamba, Ekim 28, 2009
Lefke, Kıbrıs
SELAMIN KUVVETİ
Destur Ya Seyyidi Medet. Allahu Ekber Ya Fettah. Ya Allah. Ya Rabbenna.Ya Rabbiğfir Verham Ve Ente Gayrul Rahimiyn. La İlahe İlla Ente Allah. Ya Rabbenna.Ya Rabbiğfir Verham Ve Ente Gayrul Rahimiyn Ya Allah.
Allahu Ekber. Allahu Ekber. Lailahe illAllah Lailahe illAllah Lailahe illAllah Lailahe illAllah Muhammedur Rasurullah. Seyyidil Evveline Vel Ahiriyn. Medet Ya Sahibel Vakt. Medet Ya Ya Ricalallah. Ya Sahibel Imdat Medet.
Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahu ve Berakatuhu.
Siz fakir dinleyicilersiniz, ben zayıf bir kulum. Bizim hakiki ihtiyacımız olan ilahi destektir, o olmazsa kayıp oluruz, yok oluruz.
La Havle Ve La Kuvvete İlla Billahil Aliyil Aziym. La Havle Ve La Kuvvete İlla Billahil Aliyil Aziym. La Havle Ve La Kuvvete İlla Billahil Aliyil Aziym.
Ey insanlar, kendinize güvenmeyin. Biz zayıf kişileriz. Sadece Rabbimizin temsilcisine güven. O ilahi huzurda olan tektir. Ve bütün âlemlerde emir vermeye yetkilidir veya Âlemlerin Rabbinin isteğine göre mani almaya.
Ey insanlar, Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahu ve Berakatuhu. Bu selam size ve herkese ilahi bir destektir. Onun için Âlemlerin Rabbi kullarına emretti ki, o mübarek sözleri vermeye birbirlerine hitap etmesi için. Esselamun Aleyküm, bu maddi birşey değildir. Bu zayıf kullarına verilen ilahi bir ikramdır. Onun için diyoruz ki; Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahu ve Berakatuhu.
Dinleyin ve itaat edin. Dinleyin ve takip edin. Dinleyin ve öğrenin. Dinleyin ve şerefli kişiler olmaya çalışın. Selam bütün insanlara ilahi bir destek, ilahi şeref ve ilahi zevk ve ilahi hoşnutluk verir. Onun için selamı bugünden konuşursak haftaya kadar hiç bitmez. Onun için ey insanlar, selamı kullanın. Birbirinize selam verin.
Onun için diyoruz ki; Esselamun Aleyküm dinleyicilerimiz. Ben zayıf bir kulum. Esselamun Aleyküm deyince ben destek alırım, destek gelir. Çünkü selamla Âlemlerin Rabbi seçilmiş kişiler aracılıyla destek verir. Gelir ve yükselir.
Ve diyoruz ki ey insanlar, selamdan sonra, bize kendi aramızda bir samimiyet verir. Siz benim Rabbimin kullarısınız, bende zayıf bir kulum. Bu kalabalıkta birisi bana Aleyküm Selam derse bir şekil destek verir size hitap etmem için. İlahi destek gelir.
Diyoruz ki, ilk öncelikle, namazı abdestsiz kılamayız. Namaz kılmak için temiz olmalıyız. Bana derseniz Ve Aleyküm Selam, bir abdest, bir temizlik gelir, hem bana hem de size. Bir temizliğe ihtiyacımız vardır. " Euzubillahimineşşeytanirraciym” dersek, bu bizi temizler. Ondan sonra deriz ki Bismillahirrahmanirrahim. Rahman ve Rahim olan Allah (cc)’ın adı ile: her şeye Kadir olan, en Merhametli, en Lütufkâr ve en Cömert olan: Allah (cc). Başlarlar. Ondan sonra son hızla devam ederiz, bu demektir ki bize yollar açılıyor.
Ey insanlar... (arapça)... İlim öyle bir okyanustur ki, onun sonunu, dibini bulamazsın. Ben burada oturuyorum, o sonsuz okyanuslardan, ilahi ilim okyanuslarından şimdi bizlere ne hazırlandığına bakıyorum. İnsanlara hitap etmek için kendimi hazırlamak istedim. Gerek yok dediler. Senin ihtiyacın yok dediler. Bizim ilahi kuvvetlerimize güven, rahat edersin (dediler). Bugün bakıyorum sonsuz ilim okyanuslardan ne gelecek ve biz ne konuşacağız. Allah Allah.
Ey Rabbimiz, Ey Rabbimiz, biz utanıyoruz. Birşey istemeye utanıyorum. Çünkü sen veriyorsun. Alın istediğiniz kadar.
Bir zamanlar bir Sultan, baş şehrinde insanları teftiş ediyordu. İnsanlarının durumları nasıl diye. Bir kişi gördü. Bir dilenci. Hem de kör bir kişiydi. Hizmetçilerine onu hazinelere götürmelerini emretti. Ona bir kürek ver ve o kürek ne kadar taşıyabilirse alsın onun olsun. O kişiyi getirdiler. Ona dediler, bu küreği al ve bu kürek ne kadar taşıyabilirse al.
Geldi ve o kör insan dedi ki: “Ne yapmam gerekir şimdi.” Evet. o kör insan o küreği aldı ama küreği ters tarafında kullanıyordu. Küreği atıyordu ve birşey gelmiyordu. İkinci kere küreği atıyordu, yine birşey gelmedi. Üç kere yaptı ve Sultan dedi ki; “Ne yapabilirim, eğer Âlemlerin Rabbi sana birşey vermeğe razı değilse ben ne yapabilirim?” Ama ona birşeyler verin ve gönderin.
Şimdi çok insanlar gelirler birşeyler duymak isterler. Evet. Bazıları kürek getirirler, onların gözleri görür ve alırlar. Bazıları oraya buraya bakarlar ve hiçbir şey almazlar. Belki bir iki kelimeyi tutarlar. Ama kim gören kişiyse ve altınlar yığmak için geldiyse, ilahi ilim okyanuslardan birşeyler almak isterse, dikkat eder almak için. Bazıları, küçük bir kâse getirirler o okyanuslardan almak için. Eeee. Bazıları büyük kâseler getirir ve daha fazla alırlar.
Ey insanlar, Ey dinleyicilerimiz, İlahi ilimleri dinliyorsunuz, dikkat edin. Böyle haberler şimdi çok çok nadir bulunur. Bu Âlemlerin Rabbinden kullarına bir ikramdır çünkü onlar göklerin yollarını kayıp ettiler. Âlemlerin Rabbi onlara göklere giden hakiki yolları göstermek istiyor. Bu tektir. Doğudan batıya böyle insanlara nasihat eden kim var bilmiyorum.
SubhanAllah. Bu karşımdaki alet... İsmi ne? Kamera. Kamera insanlardan daha fazla dinler. O benden bir söz kaçırmayım diye daha çok dikkat eder. Alır ve verir. Sen... Bu insan yapısı bir alettir. Sen nasıl orda oturursun da birşey almazsın? Nasıl birşeydir bu? Ne için? Tek bir tane bile almaz. Alın. Belki bir tohum dev bir ağaç olur. Hızlı bir şekilde senin hakiki varlığına ulaşır.
Dikkat edin. Umurumda değil demeyin. Umurumda değil derseniz göklerde der ki, o ahmak, gafil de bizim umurumuzda değil. Tek kelimeyi tutun, bir yere yazın. Bugün bu konu hakkında birşeyler duydum, belki bu benim ömrüm için işe yarayacaktır. Onun için lütfen biraz daha dikkat verin, o zaman ben daha net ve kolay konuşurum.
Ey insanlar Merhaben. Kim dinliyorsa ve iyi yapmış diyenler ve hakikatler konuşuyor diyenler. Dilerim ki Âlemlerin Rabbi ve temsilcileri hiçbir zaman yanlış şeyler vermezler. Size o kadar cevherler geliyor. Bir iki tane alırsanız yeterlidir. Almazlarsa....
Herkes hazineleri olsun ister. Doğrudur. Ama aklınızı kullanın. Aklınızı kullanın. Hangisi senin olsun istersin? Geçici mi yoksa ebedi mi? Hangisi? Demelisin ki, şüphesiz kendime ebedi hazineleri isterim. Tamam. Eğer senin kendi iradene bırakırlarsa...
Ey Rabbimin kulları, sizin hayatınızdan ne haber? Siz geçici bir hayat mı istiyorsunuz, zevki sefayla dolu yoksa sizin için ebedi bir hayat mi istersiniz? Kim der ki ben geçiciyi severim ve ebedi (hayatı) reddederim? Neden ey insanlar, aklınızı kullanmıyorsunuz? Nedir bu sizin aptallığınız? Hepiniz geçici hazineler peşindesiniz.
Neden ebedi hazineler peşinde değilsiniz? Neden aklınızı kullanmıyorsunuz? Eğer bir kişi aklını kullanmazsa onun seviyesi hayvanların seviyesinin altındadır. Bu önemlidir. Evet. Bir secim yapmalısınız. Seçmelisiniz bu mu o mu? Herşey için bu ölçüyü kullanmalısınız.
Ben geçici veya ebedi bir sermaye tercih ediyorum. Eğer bunu yaparsam bu sadece geçici bir zaman veya ebedi içindir.
Aklınızı kullanın ey insanoğlu!!! Ben birşey bilmem ama beni size hitap ettiriyorlar. Kimse bu sözlere itiraz edemez. Kutsallar bile, papalar, piskoposlar, hahamlar ve öbür dini insanlar, kimse böyle hakikatlere itiraz etmeye muktedir değildir. O itiraz hakikatlere gelir, bana değil. Hayır. Ben sadece ilahi hakikatleri size nakleden birisiyim. Aklınızı kullanın ve secin hangisi sizin içindir, geçici veya ebedi. Maşallah.
Nerde bizim Şeyhlerimiz? Nerde bizim kibirli selefiler? Nerde bizim Ezheri insanları? Nerde bizim vehhabi ulemaları? Nerde bizim Budist kibirli başlar? Onlar isterler ki Tibet sadece onların olsun. Nedir bu? Tibet bizim için bağımsız olsun isteriz derler. Siz önce kendinizi bağımsız yapın, o zaman bütün dünya sizin için bağımsız olur. Kaç milyon kişiler dinliyorlar.
Onlar bazı elbiseleri, bunlar elbise değildir, böyle yapıyorlar. Bu insanlar 5000 sene önce yasamıştır ve onlara birşey vermez. Onlara soruyorum, Dalai Lama, palaylama, evet ismini biliyorum.
Evet, onu çağırıyorum: -Gel konuş. Senin amacın nedir? -Budist kişi olmak. -Neden Rabbine, ona Buda diyorsun, onların Rabbi, ondan size ne fayda geliyor? Bana söyle. Ona (Buda'ya)sor, eğer çok küçük bilinmeyen kimse, o ne düşünür ona sor. Bu kul hakkında ne düşünüyor. Hergün bir çekiçle başımıza vuruyor.
Bir cevap bulamıyor. Şimdi başladı sormaya Dalai Lama, dalamana, ladamanaya o Buda'ya sorsun. Ama zannetmem ki Buda onlara bir cevap verir çünkü bütün Buda heykelleri uyuyor.
Sordum: "Neden uyuyor" diye, "Meditasyon yapıyor" dediler. Uyuyan insanlar meditasyon mu yaparlar? Buda kime meditasyon yapıyor biliyor musunuz? Hayır? Kendine mi yoksa başkasına mı? Söyleyin hakikatlere gelin, gelmelisiniz yoksa bu kuvvet onların üzerine gelir.
Tibet özgür bir eyalet olsun demeyin. Çin’e veya Hindistan’a bağlı olmasın diyorsunuz. Siz değişmeyeceksiniz Çin veya Hindistan hükümetinin emri altında olunca. Eğer özgür budist Tibet cumhuriyeti olursanız ne olacak, kıyafetlerinizi mi değiştireceksiniz? Aklınızı mı değiştirecek? Hayır. Eee... Devam edin. Neden? Neden itiraz ediyorsunuz?
Buda’ya sorun; yolumuzda kalırsak mutlu olur muyuz olmaz mıyız? Veya Buda’ya fikrini sorun, eğer özgür bir Budistan istersek... Hindistan gibi, Türkistan gibi, Acemistan gibi, Afganistan gibi. Budistan. Ne olacak? Birşey olmaz.
Bu göklerden gelen kamçıdır. Düşünmezseniz üzerinize ceza gelir. Onun için ben sizi ikaz ediyorum. Fikirlerinizi değiştirin. İstediğiniz kıyafeti giyin ama fikirlerinizi ve anlayışınızı değiştirmelisiniz. Karşınızda doğru hakikatler vardır.
Doğru hakikatler peygambere göklerden gelir.
Eğer Buda göklerden seçilmiş kişi dersen, o (Rasulullah (s.a.v.) ) sizi ikaz etti ama siz anlamadınız. O insanı Rabbinden alıkoyan herşeye gözlerini kapattı sizi eğitmek için.
Ve sen Dalai Lama veya lalaylama budist insanları bağımsız Tibet cumhuriyeti istiyorsun. Buda size bunları hangi kitaplardan anlatıyor? Yaptı mı? Hiçbir zaman.
Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
37 dakika.
Evet, ey insanlar, böyle benim gibi zayıf kulu konuşturuyorlar. Kimse buna itiraz edemez veya kimse bu doğru hakikatlerle yüz yüze gelemez. Kimse reddedemez veya itiraz edemez. Eğer birisi itiraz ederse... Evet, sizin maksadınız nedir itiraz etmek için sorarım.
Söyleyin. Ben onların ispatlarını küle çeviririm. Birisi bana kül getirdi. Sordum bu bana getirdiğin ne içindir diye. Ama burada saklıyorum. (bir kutunun içinde kül gösteriyor) bunun faydası nedir? Bu bana ne verir? Ama bunu insanlara göstermek için saklıyorum kendi seviyelerini anlasınlar diye. Evet, bakın. Yesen yiyemezsin. Gözüne girse kör olursun. Eğer yere atsan karıncalar kaçar. Neye yarar?
İnsanlar şimdi yollarını kayıp ettiler. Hakikatleri kayıp ettiler. Şeytanın insanları sayısız yanlış yollarının peşine koşturur. Çünkü yanlışın lideri şeytandır. Bütün insanları yanlış fikirlerin peşine düşürüyor. Hiç olmamış fikirlerdir bunlar. Ama hayal, insanların hayallerine dokunur ve o kadar okullarda değişik fikirler bulursun.
Birşeyler öğrenmek isteyenler biraz para ödesinler, biz seni içeriye alırız birşeyler öğrenmek için. İlk önce nasıl oturup meditasyon yapacağını öğretirler. Evet, bunu söylerler. İnsanlara hakikatleri bıraktırıyorlar. Ama insanlar genelde cahillerdir. Onlar sadece bu dünyanın nurlarını istiyorlar. Başka birşey değil. Hakiki hazineleri bırakıyorlar ve geçici hazineler peşindeler.
Ey insanlar, gelmelisiniz, zaman bitti. Zaman bitti ve kıyamet günü geliyor, hesap günü geliyor. Dikkat edin ve şerefinizi alın. Ne için vâr olduğunuzu öğrenmeye çalışın. Yoksa reddedilirsiniz.
Ey insanlar ben sadece zayıf bir kulum. Ama Âlemlerin Rabbi burada böyle bir yetki veriyor. Burada konuşuyoruz ve insanlar doğudan batıya dinliyorlar.
Evet beyim.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah.
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
Fatiha. Tamam mı?
43 dakika. Yeterlidir.
Dinleyicilerimize teşekkür ederiz. Cenâb-ı Allah onlara göklerden ilahi kuvvetler versin, böyle ilahi sözleri anlasınlar. Bunlar benden değil ama beni bütün insanoğluna konuşturuyorlar ve hitap ettiriyorlar. Ben çok zayıf bir kulum. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. Cenâb-ı Allah size sonsuz rahmet okyanuslarından versin ve üzerinize bereket insin.
Fatiha.
45 dakika.
326 000 kişi. Maşallah.
Bütün insanlar dinleyecek İnşAllah. Bi emrillah. Göklerin ilahi emri ile.
Şimdi Budistler de pay aldı.
|