Rabbani Akaid: Allah'ı Görmek
20. Bölüm: Görülen ve Hayâle Sığan Şeyler Allah Teâlâ Değildir: Müşâhede sahasına gelen, görülen, bilinen, vehim ve hayâle sığan tanrıya aslâ tapmam. Çünkü görülen, bilinen ve hayâl edilen şey, gören, bilen ve vehmeden gibi sonradan yaratılmıştır.
Mısrâ: “Ben, ağıza sığmayan (büyük) lokmayı isterim”.
Tasavvufî yolculuğun gâyesi perdeleri yırtmaktır, bu perdeler ister vücûbî (ilâhî âlemle ilgili) olsun, ister imkânî (bu âlemle ilgili). Tüm perdeler yırtıldıktan sonra vasl-ı uryân (Hakk’a tam kavuşma) nasip ve müyesser olur. Bundan maksat matlûbu avlamak ve bağlamak değildir.
Şiir: Ankâ kuşu avlanamaz, tuzağını topla, Burada tuzağa ancak hava girer (eli boş kalır).
Allah’ı görme işi âhirete kalmıştır ve bunun gerçek olduğuna inanırız. Ancak bunun nasıl olacağıyla ilgilenmeyiz.
Halkın idrâki bunu anlayamayacağı için bu konulara girmiyoruz, yoksa seçkin insanlar anlayamaz diye değil. “Görmek” diye adlandırılmasa bile, seçkin insanlar için dünyada bu makâmdan bir nasip vardır.
Selâm, doğru yola tâbi olanlara.
MEBDE’ VE ME‘ÂD RABBÂNÎ İLHAMLAR
İMÂM-I RABBÂNÎ
Doç Dr. Necdet TOSUN
SUFİ Kitap
|