RABBANÎ MEKTUB - 309
(Abdulkadir AKÇİÇEK Tercumesi)
309. MEKTUP
MEVZUU : — «Hesaba çekilmeden önce hesaplaşınız.»
Hadis-i şerifindeki mana icabı olmak, geceli gündüzlü hesaplaşmak beyanı..
***
NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Mevtana Hacı Muhammed Firketi'ye yazmıştır.
***
Allah'a hamd olsun. Allah'ın Resulüne salât ve selâm.. Sizlere dahi dualar etmekteyim.
Bir hususu size anlatmak isterim; malumatınız olsun..
Allah sırlarının kudsiyetini artırsın; meşayihten bir cemaat, kendilerini hesaba çekme yolunu ihtiyar etmişlerdir. Amel defterlerini, her gece yatmadan evvel mütalaa ederlerdi. Hatta günlük sözlerini, hareketlerini ve duruşlarım dahi gözden geçirirlerdi. Tafsilatı ile, onların hakikatini anlamaya çalışırlardı. Kusurları varsa, onları kurtarmaya bakarlardı. Seyyiatlarından dahi, tevbe, istiğfar, iltica, tazarru ile Aziz Gaffar Allah'a yalvararak kurtulmak isterlerdi. Yararlı amelleri için, Yüce Allah'a hamd ve şükür ederlerdi; bu hususta meş-gulivetleri böyle idi. Yaptıkları iyi amelleri dahi, Yüce Hakkın ihsan ettiği muvaffakiyete bağlarlardı.
Fütuhat-ı Mekkiye sahibi, (yazarı Muhyiddin b. Arabi) kendisini hesaba çeken zatlar arasındadır. Bu hususta şöyle demiştir:
— Diğer meşayihe nazaran, kendimi hesaba çekmemde bir artırma yaptım; hatırıma gelenleri ve niyetlerimi dahi hesaba kattım.
Muhbir-i Sadık Resulûllah S.A. efendimizden rivayet edildiğine göre, uykudan evvel yüz kere tesbih, tahmid ve tekbir sabittir. Fakir'in kanaatına göre, bunu okumak dahi kendini hesaba çekme yerine geçer. (1)
Tesbih okuyan kimse: Tesbih kelimesini tekrar ederek, taksiratından ve seyyiatından ötürü itizarda bulunmaktadır. Zira tesbih kelimesi, tevbenin anahtarıdır. Ayrıca, o masiyetlerin irtikâbından dolayı, Yüce Hakka yönelen şeylerden dahi onun zatını tenzih ve takdis etmektedir.
Günah irtikâb eden kimsenin, emir ve yasağı veren zatın azameti kibriyası gözü önünde olup onun düşüncesine dalsa.. Yüce Allah'ın emrine imtisal etmeyi terke girişemez. Böyle bir şeye giriştiği zaman bilir ki: Yüce Hakkın emrini saymıyor ve onların kendi katında bir itibarı yoktur. Sübhan Allah bizleri böyle bir şeyden saklasın. İşte, tenzih kelimesinin tekrarı ile anlatıldığı manadaki kusur telâfi edilir.
Şunun bilinmesi yerinde olur..
İstiğfar etmekte, günahın örtülmesi talebi vardır. Tenzih kelimesinde ise, günahın tamamen giderilmesi talebi vardır. Bu mana ile, öbürleri arasında o kadar fark var ki..
— Sübhanellah..
Kelimesi, hayret edilecek derecede özlü bir kelimedir. Lafzı gayet azdır; onun manası ve faydaları son derece çoktur.
Allah'a hamd etmek cümlesinin tekrarı ile, Yüce Hakkın başarısının ve sair nimetlerin şükrü eda edilir.
Tekbir kelimesinin tekrarı ise., şu manaya işarettir: Bu itizar ve şükür, onun pek yüce ve üstün şanına lâyık olmaktan yana pek uzaktır. Şundan ki: Kulun itizarı ve istiğfarı çok çok itizarlara ve istiğfarlara muhtaçtır. Hamdi dahi ona racidir.
Bir âyet-i kerime meali:
— «Rabbın, onların yaptıkları vasıftan yana izzet sahibidir. Resullere selâm olsun. Âlemlerin Rabbı Allah'a hamd olsun.» (37/180-182)
Kendilerini hesaba çekenler, istiğfar ve şükürle yetinirler. Bu kudsî kelimelerle de, istiğfar işi hâsıl olur; şükür dahi eda edilmiş olur. Ayrıca, istiğfarın ve şükrün dahi noksan oluşuna ima müyesser olur.
Bir âyet-i kerime meali:
— «Kalıbımız, bizden kabul buyur. Şüphesiz Hakkıyle işiten ve kemaliyle bilen sensin..» (2/127)
Allah-ü Taâlâ efendimiz Muhammed'e âl ve ashabının tümüne salat eylesin.
Allahım, ona ve diğerlerine selâmet ve bereket ihsan eyle..
***
(1) «Sübhanellahi vel-hamdülillahi velâ ilahe illallahü vellâhü ekber..»
|