sufiforum.com http://www.sufiforum.com/ |
|
RABBANÎ MEKTUB - 274 (Abdulkadir AKÇİÇEK Tercumesi) http://www.sufiforum.com/viewtopic.php?f=111&t=3240 |
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) |
Yazar: | rabbani [ 19.11.09, 13:36 ] |
Mesaj Başlığı: | RABBANÎ MEKTUB - 274 (Abdulkadir AKÇİÇEK Tercumesi) |
RABBANÎ MEKTUB - 274 (Abdulkadir AKÇİÇEK Tercumesi) 274. MEKTUP MEVZUU : a) Üstün himmetli olmaya teşvik.. b) Kesret aynalarında görülen süfli müşahedelere iltifat etmemek.. *** NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Şeyh Yusuf Berkî'ye yazmıştır. *** Allah'a hamd olsun. Salât ve selâm onun Resulüne.. Sizlere de dualar ettiğimi bildiririm. *** Malum ola ki, gönderilen üç mektup ulaştı.. Ona dere edilen haller ve kerametler çeşidinden vakıalar beyanı anlaşıldı. Keza o hal de anlaşıldı ki: Bu ibare ile onu, kesrette vahdet şühudunun sonunda beyan etmişsiniz. İkinci intiha, birinci hal üzerine olandır; gaybetin gayb olmasıdır. Yani: — Ben mahluk kulum, Muhammed Mustafa ümmetindenim. Ona salât ve selâm olsun. İşbu hal asıldır; anlatılan hallerin de üstündedir. Lâkin esas intiha bundan başkadır. Nihayet dahi bundan nice merhale uzaktır. Bir şiir: Bu, istiğna sahasıdır yüksek: Çok uzaktır visali düşünmek.. *** Asıl maksad, kelime-i tayyibeyi tekrardır. (Yani: Kelime-i tevhidi..) Bunu da, daha önceki mektupta sana emretmiştim. Ki o: Kesretle alâkalı şühudu nefyetmek içindir. Allah'a hamd ü şükürler olsun; bu şühud dahi senden gitti. Yani: O kelime-i tayyibenin tekrarı ile.. Üstün himmetli olmalısın. Bu tarikatın cevizi ve muzu ile yetinmemelisin. Zira, Sübhan Allah, üstün himmetli olanları sever. *** Dar olan tevhid-i vücudi sikkesinden kurtulup tarik-i sultanîye geçtin. O ne güzel nimettir ki: Eğer geçmiş haller hatırlanrnasa.. kesrette vahdet şühudu lezzetleri düşünülmese.. bu ömür dahi, istikametle, tarikatta çalışıp çabalamaya sarf edilse.. Çok haşhaş ehlini gördük; onun kötülüğüne muttali oldukları için, bıraktılar.. Bunun üzerine bir süre de durdular. Amma sonradan, haşhaş içilmesi üzerine terettüb eden halleri anmak, o lezzetleri düşünmek ittifakla onları eski hale çekip götürdü. Ey Mahdum, Kesret aynaları ile alâkalı şühud, lezzeti muciptir. Şühud-u tenzihi ise., cehle nazırdır. Onunla lezzet almak, cidden zordur; uzaktır. Kendisine uyulan şeyhin imdadı olmadan onda seyir çetindir. Değerli kardeşimiz, Mevlâna Ahmed'i görmez misin?. Avam onu ulema-i zahirden sayar. Kendisine gelince, ne kendi hallerini bilir; ne de arkadaşlarının hallerini.. Bunun sırrı şudur ki: Onun batını, şühud-ü tenzihî'ye müteveccihtir. Ki orası: Cehl yeridir. Onun imanı dahi, ulema gibi. gaybe imandır. Onun batını dahi, üstün yaratılıştandır. Kesretle karışık şühuda iltifat etmez. Zahiri ise., sofiyenin keşfe dayalı sözlerine ne meftun olmuştur; ne de mağrur. Onun varlığı o nahiyelerde bir ganimettir. Husulünü haber verdiğim bu haller, öyledir ki: Adı geçen Mevlâna onlarla muttasıftır. Bilsin veya bilmesin; nice zamandu onlarla taHakkuk etmiştir. Fakir'e göre: O yerin medarı, Mevlânın varlığına bağlı.. Asıl şaşılacak durum şu ki: Bu mana, o havalideki keşif ehline nasıl gizli kalmış?. Halbuki, Mevlâna'nın kadri kıymeti; Fakir'in ilminde zahir ve bahirdir. Tıpkı: Güneşin varlığı gibi.. Bundan daha ziyade ne yazayım?. Sizden beklenen duadır. Vesselam.. *** |
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) | Tüm zamanlar UTC + 2 saat |
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group http://www.phpbb.com/ |